Bağımsız Sinemacının Gerilimle İmtihanı: Varlık…
Soderbergh’in babası bir profesör ve Lousiana Devlet Üniversitesi’nin Eğitim Fakültesi Dekanıydı. Adam olacak çocuk b…ndan belli olur deyiminin doğruladığı gibi Soderbergh, daha 15 yaşlarındayken üniversitenin canlandırma film dersine kaydolup, bulduğu ikinci el kamera ekipmanları ile 16 milimetrelik kısa filmler çekmeye koyuldu. Bu filmlerden dikkat çeken birisi “Kapıcı” isimli (Janitor) kısa filmdi. Bu süreci lise sonrasında Hollywood yolculuğu takip etti ve orada önce kısa bir süre kaldı.
Steven Soderbergh Amerikan sinemasının bağımsız filmleriyle dikkati çeken yönetmenlerinden… Filmleri arasında özellikle, Sex, Lies And Videotape, Erin Brokovich, Traffic, ilk akla gelenlerden… İlk filmi, Seks Yalanları, Amerikan sinemasının kült oyuncularından Andie McDowell’ın da çıkış filmi olmuştu. Adını andığımız filmleriyle döneminin sinefil kuşağı üzerinde de etkisi olmuştu.

LİSE ÇAĞINDA SİNEMA TUTKUSU
Soderbergh’in babası bir profesör ve Lousiana Devlet Üniversitesi’nin Eğitim Fakültesi Dekanıydı. Adam olacak çocuk b…ndan belli olur deyiminin doğruladığı gibi Soderbergh, daha 15 yaşlarındayken üniversitenin canlandırma film dersine kaydolup, bulduğu ikinci el kamera ekipmanları ile 16 milimetrelik kısa filmler çekmeye koyuldu. Bu filmlerden dikkat çeken birisi “Kapıcı” isimli (Janitor) kısa filmdi. Bu süreci lise sonrasında Hollywood yolculuğu takip etti ve orada önce kısa bir süre kaldı.
Soderbergh’in sinema yolculuğundaki en büyük başarısı Oscar Ödüllerinde 2001 yılında Traffic (2000) filmiyle En İyi Yönetmen ödülüne uzanmak oldu. Yönetmen için bu yolun başındaki önemli merhale, ilk büyük çıkış 1986’da oldu. “Yes” rock grubu ondan uzun metrajlı bir konser filmi çekmesini talep etti. Soderbergh, Yes: 9012 Live (1985) adlı videosuyla çok başarılı oldu ve Grammy adaylığı kazandı. Bu başarıyı Sex, Lies, and Videotape (1989) filminin temelini attığı kısa filmi Winston (1987) takip etti. Bu film ona Cannes Film Festivali’nin Altın Palmiye Ödülü’nü, En İyi Yönetmen dalında Independent Spirit Ödülü’nü ve En İyi Orijinal Senaryo dalında ise Oscar adaylığını kazandırdı.
EN İYİ YÖNETMEN OSCAR ÖDÜLÜ
Soderbergh, bu başarılar sonrasında Kafka (1991), Tepenin Kralı (1993), Underneath (1995) ve Gray’s Anatomy (1996) gibi hayal kırıklığı olarak tanımlanabilecek filmler çekti. Sex, Lies, and Videotape filmini aşamama sancısını Soderbergh, hem eleştirmenlerin beğendiği hem de ticari açıdan başarılı bir film olan Out of Sight (1998) ile aştı. Soderbergh, bu başarısını Erin Brockovich (2000) ve Traffic (2000) filmleriyle taçlandırdı ve her iki film de 2001 yılındaki 74. Akademi Ödülleri’nde En İyi Film Oscar’ına aday gösterildiler ve daha önce belirttiğimiz gibi Trafik ile En İyi Yönetmen Oscar’ını kazandı. Julia Roberts, bağımsız ve seksi Erin Brockovich karakteriyle bu filmdeki oyunculuk performansı ile hafızalarımızda yer etmişti.
Varlık (Presence), korku gerilim türü içinde, gerilim sularına daha fazla kulaç atan bir film. Steven Soderberg’in filmografisinde de yeni bir tür olarak dikkati çekiyor. Soderbergh, filminde banliyödeki yeni evlerine yerleşen bir ailenin, bir süre sonra yalnız olmadıklarını fark etmeleriyle gelişen olaylar zincirini anlatıyor.
ANA OYUNCU KAMERA
Bütün sanat yapıtlarında olduğu gibi büyük ve derinlikli bir sanat olan sinema için de öz biçim ilişkisi önemli… Soderberg’in filminde sıradan sayılabilecek bir özü, biçimin taşıdığını iddia etmek abartı sayılmamalı.
Aynı zamanda bir sinema akademisyeni olarak Sanatta Yeterlik yapan öğrencilerimizden, tez olarak gerçekleştirecekleri filmlerinde yenilikçi bir tavır üretmelerini bekleriz. Soderberg, filmini bu bağlamda çekmiş olsaydı tezini başarıyla savunarak mezun olurdu. Çünkü Soderbergh, filminin görüntü yönetmenliğini de üstlenerek kafasındaki dünyayı atmosfere dönüştürmede ve filminin ana oyuncusu olan kameraya (Varlık) amacını gerçekleştirme bağlamında en önemli rolü vermiş.
Soderberg, büyük çıkış yakaladığı Sex, Lies and Videotape filminin de görüntü yönetmenliğini yapmıştı. Aslında Varlık gibi bir filmde, yönetmenin görüntü yönetmenliği yapmasının anlaşılır bir yanı var. Banliyödeki yeni evlerine taşınan ve geçmişte bu evde başına kötü bir şey gelmiş hayali bir varlığı Soderbergh, filminin başından itibaren son derece hareketli, kıvrak bir kameranın hareketleriyle seyirciye duyumsatıyor ve bu bağlamda kamera hareketlerinin kontrolü de onun kafasının içinde… Kamerayı başka bir görüntü yönetmeni kullanmış olsaydı, Soderbergh muhtemelen derdini anlatmakta zorlanabilirdi.
ZAYIF DRAMATİK YAPI
Soderberg’in, son filminde güçlü bir dramatik yapıdan bahsetmek olanaklı değil. Hatta vasat bir olay örgüsü içinde devam eden filmi Soderbergh, daha klasik bir reji ve kamera kullanımı tercihiyle çekseydi, film olasılıkla baştan çöküp yeni bir hayal kırıklığı olabilirdi. Peki bu aşamada şöyle bir soru sormanın yeri mi? Filmden, kameraya yüklenen güçlü motivasyon çıksaydı geriye ne kalırdı? Bu sorunun bizce cevabı malum olsa da, yanıtını bulma işlevini seyirciye bırakalım.
Diğer yandan yeni evlerine taşınan ailenin yaşamına giren safkan Amerika’lı Ryan’ın (West Mulholland) yarattığı nedensiz ve anlamsız şiddet sarmalı ise, Soderbergh kıvamında bir yönetmen için nerden baksan tutarsızlık nerden baksan…
Soderberg’in filmlerinin temel motivasyon unsurlarından oyunculuk performansları, Varlık filminde taşıyıcı motif mi? Bu sorunun parlak bir performans karşılığı bulunmasa da; Charlie’nin Melekleri dizisinin unutulmaz oyuncularından Lucy Liu’nun canlandırdığı anne karakteri Rebekah ve kızı Chloe’yi canlandıran Callina Liang’ın birer adım öne çıktıklarının da altını çizelim.