Bıçaklar Çekildi
Yönetmen: Rian Johnson
Senaryo: Rian Johnson
Oyuncular: Ana de Armas (Marta), Daniel Craig (Dedektif Benoit Blanc), Chris Evans (Hugh Robinson), Jamie Lee Curtis (Linda Robinson), Toni Collette (Joni), Michael Shannon (Walt), Christopher Plummer (Harlan Thrombrey), Don Johnson (Morris Bristow), LaKeith Stanfield (Detektif Troy Archer), Katherine Langford (Meg Thrombrey), Riki Lindhome (Donna Thrombrey),
Görüntü Yönetmeni: Steve Yedlin
Kurgu: Bob Ducsay
Müzik: Nathan Johnson
Yapım Yılı ve Süre: 2019/130 dk.
Sean Connery ile hafızalara kazınmış, İngiliz yazar Ian Fleming tarafından 1952’de yaratılmış kurmaca bir ajan karakteri olan 007 James Bond film serisinin son erkek kahramanı Daniel Craig, belki de ilerleyen yaşının etkisiyle, artık, klasikleşmiş ve zekası, bedensel kaabiliyetleri ve erkeksi çekiciliğinin önüne geçen bir dedektif tiplemesiyle sinemada aktör olarak kendisine farklı bir çıkış yolu arıyor. İnsan üstü bedensel becerilerin yerini zekanın aldığı bir dedektif karakteriyle, gizemli hikayenin ana kurgusunu kendi ölümüyle birlikte zekice tasarlayan bir yazarın içiçe geçen öyküsü farklı bir kıvılcım oluşturuyor.
Başrollerinde Daniel Craig, Jamie Lee Curtis gibi öne çıkmış kıdemli oyuncuların yer aldığı ve yönetmen Rian Johnson’ın yazıp yönettiği ‘Bıçaklar Çekildi’, sinemada yılın hoş sürprizlerinden. Agatha Christie’nin dedektif Hercule Poirot karakterinden başlayarak, Yönetmen Blake Edwards’ın Pembe Panter serisiyle tanınan ve Peter Sellers’la özdeşleşmiş kurgusal Fransız dedektif karakteri Müfettiş Jacques Clouseau, ABD’li aktör Peter Falk’un başarıyla canlandırdığı NBC yapımı TV dizisiyle ülkemizdede büyük başarı kazanmış Komiser Columbo ve Georges Simenon’un kurmaca karakteri, Criminelle’in şefi Komiser Jules Maigret’ye kadar bir dizi isme gönderme yapacak esprili bir polisiye film izliyoruz. Kuşkusuz, film, her ne kadar eski pırıltıları kalmasa da, gençler arasından hemen sıyrılarak, özellikle belirli yaş dönemindeki seyircilerin ilgisini fazlasıyla çekecek kıdemli oyuncularının performansları kadar, sinematografi kuramının gereklerini kusursuz biçimde yerine getiren ve baştan sona soluksuz izlenmeyi garantileyen temposuyla öne çıkıyor.
Esrarengiz polisiye roman yazarı ve zengin yayınevi sahibi Harlan Thrombrey (Christopher Plummer) malikanesinde yardımcısı Fran (Edi Patterson) tarafından elinde bıçakla kanlar içinde ölü bulunur. Yöntemi ürkütücü olsa da eldeki deliller yazarın intihar ettiğini göstermektedir. Ancak Thrombey malikanesindeki soruşturmaya bilinmeyen birisi tarafından dahil olması istenen özel dedektif Benoit Blanc (Daniel Craig), bu ölümün şüpheli olduğunu düşünmekte, dedektiflerin (LaKeith Stanfield ve Noah Segan) yaptığı yasal soruşturmaya özel izinle müdahale etmektedir. Yaşlı zengini son gören hemşiresi ve sırdaşı Marta (Ana de Armas) ve ailenin tüm fertleri şüpheli durumundadır. Soruşturma ilerledikçe aslında tüm aile bireylerinin Harlan Thrombrey’i öldürmek için geçerli nedenleri olduğu anlaşılacak, ancak bu durumun farkında olan yaşlı adamın, yap bozu kendince kurguladığı bir olaylar zinciri doğrultusunda, sürpriz dolu bir sonuçla olay aydınlanacaktır.
‘Silahlar Çekildi’ Daniel Craig’i görmeye alıştığımız filmlerin aksine, gerçek silahların değil herkesin kendi kozunu öne sürdüğü ve silah haline getirmeye çalıştığı bir atmosferde geçiyor. Kuşkusuz buradaki en büyük silahın insan beyni olduğu yönünde bir okuma yapmak mümkün olsa da, hikayenin zekice kurgusu ve Daniel Craig’in canlandırdığı ve benzer dedektif tiplemelerine göndermede bulunan iddialı ve yenilemez Benoit Blanc tiplemesi, filmin itici gücü haline geliyor. Bu karakterin, Bond emeklisi olacağı söylenen Craig için yeni bir kariyer fırsatı yaratıp yaratamayacağı da aklımıza takılan bir soru oluyor.
Rian Johnson imzalı Silahlar Çekildi, Agatha Christie’den başlayarak benzer üslubu kullanan polisiye yazarlarına göndermede bulunan, oyuncuları, mekanları ve başarılı sinematografisiyle ve gösterge bilimin sinema açısından önemini ispatlayan sekanslarıyla kusursuz bir biçimde akıyor. Seyirciyi farklı olasılıklar dahilinde kolayca yönlendirirken, bu öyküye neden dahil edildiğinin cevabını da bulmaya çalışan yenilmez özel dedektifimize de oldukça fazla manevra alanı bırakılıyor. Kuşkusuz bu durum seyirciye yansıyor ve aslında basit detaylarla şekillendirilen bir öykünün, nasıl karmaşık hale getirilebileceğini ve yine basit bir biçimde sonlandırılabileceğini görüyoruz. Aslında hep değinildiği gibi şeytan detaylarda gizleniyor ve iyi bir dedektif olmanın ilk kuralının detayları yakalamak olduğu anlaşılıyor. Gerçek hayatta bunun ne denli doğru bir formül olduğu tartışmalı olsa da, dedektif Benoit Blanc üstüne düşeni fazlasıyla yerine getiriyor.
Böyle filmleri izlerken bazen içim hüzünle dolar. Bir zamanların, ben de dahil olmak üzere, iç kıpırdatan, genlerini Tony Curtis ve Janet Leigh gibi iki önemli isme borçlu, seksi bacakları medyaya konu olmuş güzel oyuncusu Jamie Lee Curtis, beyaz saçlarıyla hala alımlı bir kadın olduğunu ispatlasa da, yılların acımasızlığı tüm ihtişamıyla beyaz perdeye yansıyor. Miami Vice dizisinin yakışıklı dedektifi, zampara ve asalak koca rolündeki Don Johnson ve orta yaşın tüm çekiciliğiyle Avustralyalı ekzantrik güzel Toni Colette, hemen öne çıkıyorlar. Genç oyuncular üzerlerine düşeni yerine getirirken, belirleyici performansların kıdemlilere kaldığı gözden kaçmazken, filmin esas kahramanı hemşire Marta dahi bu noktada gölgede kalmaktan kurtulamıyor.
Rian Johnson imzalı ‘Silahlar Çekildi’ sıradan ancak sürprizler içeren hikayesi, güçlü sinematografisi ve oyuncularıyla öne çıkarken, günümüzün sosyal sorunlarına da değinmeyi ihmal etmiyor. Zengin ailelerin şımarık, tüketim çılgını ve bir baltaya sap olamamış çocuklarıyla paradoks oluşturan, her an sınırdışı edilmek korkusuyla yaşayan, daha iyi ve insana yakışır bir yaşam için delice çalışan ve her türlü fedakarlığa hazır göçmenler, yalanlarla süslenmiş güç ve para hırsının yok ettiği aile ilişkileri ve sahte evlilikler, bu filmde de kendine özgü söylemleriyle yerlerini alıyorlar. Ancak boğazını keserek intihar edebilecek kadar hayattan bıkmış ve ölüm fikriyle dahi dalga geçerek kendi hikayesine final yaptıran Harlan Thrombrey (Christopher Plummer) karakteri, günümüzün sınırsız zenginlerine belkide bir sorgulama imkanı tanıyor. Film bu noktada düşünmeyi tercih eden beyinlere, en önemli zenginliğin sağlık ve ölçülü mutluluklar olduğunu bir defa daha hatırlatıyor.
Toparlamak gerekirse, Rian Johnson imzalı ‘Silahlar Çekildi’, geçtiğimiz yıllarda Tiyatro Kare’de, Nedim Saban’ın tekrar sahneye koyduğu, Melek Baykal ve Suna Keskin gibi duayen oyuncuların üstün performanslarıyla öne çıkmış ve dünyada en çok sahnelenen oyunlardan olan, Joseph Kesselring’in “Arsenic and Old Lace” adlı eserinden uyarlanmış Ahududu oyunu kıvamında, zevkle izlenen ve hoşça vakit geçirtmeyi garanti eden bir film. Türün meraklılarına aradıklarını yeterince sunarken, Bond filmlerinden emekliliği garantilemiş başarılı ve karizmatik oyuncu Daniel Craig için dedektif Benoit Blanc karakterinin, devam filmlerine de göz kırpan yeni bir kariyerin müjdesi mi olduğunu sormaktan kendimizi alamıyoruz.
Hikmet Vardar