Kısafilm

Ahlat Ağacı Film Eleştirisi

67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiyeye uzanan ve büyük övgüler alan Nuri Bilge Ceylan imzalı Kış Uykusu’ndan sonra…

AHLAT AĞACI

Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan

Senaryo: Nuri Bilge Ceylan, Ebru Ceylan, Akın Aksu

Oyuncular: Doğu Demirkol, Murat Cemcir, Bennu Yıldırımlar, Hazar Ergüçlü, Serkan Keskin, Akın Aksu, Öner Erkan, Kadir Çermik, Kubilay Keskin

Görüntü Yönetmeni: Gökhan Tiryaki

Kurgu: Nuri Bilge Ceylan

Yapım Yılı ve Süre: 2018/188 dk.

67. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiyeye uzanan ve büyük övgüler alan Nuri Bilge Ceylan imzalı Kış Uykusu’ndan sonra, Yönetmenin yeni filmi merakla beklenmekteydi. Bu yıl düzenlenen 71. Cannes Film Festivali Yarışma bölümüne son anda dahil olan, ödül kazanamasa da, büyük ilgi uyandıran ve övgülerle karşılanan Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, son filmi ‘Ahlat Ağacı’ ile bir sinema şöleni sunuyor.

Nuri Bilge Ceylan sineması ülkemizde ve özellikle yakın coğrafyamızda da ilgiyle takip edilen, yönetmenin üslubu bakımından öne çıkan, seçkin sanat sineması örneklerinden. Özenli sinematografisi ve bu paralelde görsel estetiği ile benzerlerinden ayrışan, kendisine dair ve özgün bir sinema diliyle kaygısını seyircisine farklı bir dille aktaran bu sinema üslubu, karakterleri aracılığıyla vicdan, ahlak, ilkeler ve ideal kavramlar hakkında tartışmalar açıyor. Yönetmen bu filmindede yaşamın temel dinamiklerini sorgularken ve insanı insan yapan temel değerleri öne çıkartırken, ülkemizin sosyal ve ekonomik gerçeklerini bir ressamın paletinden seçtiği renkleri tuvale aktarmasına benzer bir biçimde, felsefi dokunuşlarla beyaz perdeye taşıyor.

 

Sinan Çanakkale’nin Çan ilçesinde at yarışı tutkunu ilkokul öğretmeni babası, ev kadını annesi ve öğrenci kızkardeşiyle birlikte yaşamaktadır. Üniversiteden mezun olmuş ancak işsizdir. İçinde olduğu güç ekonomik şartlar yaşamını olumsuz bir biçimde etkilemektedir. Yazarlığa heveslidir ve yazdığı ‘Ahlat Ağacı’ isimli kitabı yayınlatabilmek için her yolu denemektedir. Ancak çabaları sonuçsuz kalırken, babasının at yarışı tutkusu nedeniyle geçim sıkıntısına düşmüş, kıt kanaat geçinen ailesi kendisine destek vermekten uzaktır. Günlük yaşamın sıkıntıları içerisinde ailenin nafakasını at yarışlarında tüketen iyi yürekli ‘İdris’ herkese borçludur. Ancak yaşama dair bambaşka bir felsefe ile hareket etmekte, tüm zorluklara ve ötekileştirilmesine karşın ailesine karşı sevecen ve müşfik tavırlar sergilemekte, mevcut durumu ciddiye almamaktadır. Hedefi doğrultusunda her fırsatı değerlendiren Sinan sonunda bir miktar para temin ederek kitabını bastırır. Ama işler umduğu gibi gitmemektedir. Babası ile aralarındaki ilişki askerden dönüşte karşılaştığı şartlar doğrultusunda farklı bir sürece evrilecektir.

Daha çok öyküye odaklanan yeni akım yönetmenlerin zaman zaman ihmal ettiği görsel estetik, Nuri Bilge Ceylan yaklaşımıyla bambaşka bir biçim kazanıyor. Fotoğrafçı geçmişinden kaynaklanan birikimi kadar yönetmenin sinematografiye olan teknik ilgisi, Nuri Bilge Ceylan’ın sinema üslubuna farklı bir biçimde yansırken, sinematografinin tüm gereklerini yerine getiren ve film üretim tekniğine hakim bir yönetmenin, yine ülkemizin öne çıkmış bir görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki ile olan verimli işbirliği filmi estetik açıdan farklı bir noktaya taşıyor. Bu bağlamda Gökhan Tiryaki İstanbul Film Festivali kapsamında katıldığı bir panelde N.B.Ceylan’ın teknik yaklaşımlarını ve bunun görüntü yönetimine olan katkısını detaylarıyla paylaşmıştı. ‘Sinan’ rolündeki Doğu Demirkol başta olmak üzere filmde rol alan oyuncular sahici performansları ile göz doldururken, başta Murat Cemcir ve bir Nuri Bilge Ceylan filminde görmekten mutluluk duyduğumuz Bennu Yıldırımlar olmak üzere bütün oyuncular, başarılı bir performans sergiliyorlar. Filmde öne çıkan yöreye özgün ağız kusursuz biçimde yansıtılırken, halka inmiş entelektüel kaygılar ilginç diyaloglarla öne çıkartılıyor. Özellikle komedi filmlerinden aşina olduğumuz muzip tavırlarını kısmen korusa da, Murat Cemcir’in hayat verdiği renkli ‘İdris’ karakteri ve eski Yeşilçam film seslendirmelerini anımsatan ses tonu, canlandırdığı karaktere ayrı bir lezzet katıyor. Senaryosunu Nuri Bilge Ceylan’ın Ebru Ceylan ve Akın Aksu’yla birlikte yaklaşık 1 yılda kaleme aldığı filmde, yönetmenin sinema üslubunu ve dramaturjiye dair kaygısını ilk sahneden başlayarak hissediyoruz. Temposunu düşürmeden adım adım detaylanan öykü, taşra yaşamının getirdiği sıkışmışlık duygusu ve ekonomik sıkıntıların öne çıkan etkisiye dramatik bir boyut kazanırken, din ile ilgili değerlendirmelerde dikkat çekiyor. Yer aldığı televizyon projelerinde öne çıkan performanslara imza atan Öner Erkan’ın, genç imam rolünde aynı etkiyi gösteremediğinide hatırlatmak gerekiyor.

doğu-demirkol-murat-cemcir
Doğu Demirkol – Murat Cemcir

Nuri Bilge Ceylan sinemasının vurucu gücü halindeki görüntü tasarımı, bu filmdede öne çıkıyor. Belki kullanılan ‘RED’ kameranın teknik özellikleri ya da kişisel tercihlerden ötürü, özellikle ilk sahnelerde ve ailenin yaşadığı ev içerisindeki planlarda sıcak renk tonlarının daha belirgin olduğunu görüyoruz. Ancak son yıllarda ülkemizde çekilen film ve dizilerde yoğun olarak kullanılan Arri Alexa’nın pırıl pırıl dijital görüntülerine alışmış gözlerimiz, Nuri Bilge Ceylan’ın bu filmde tercih etmiş olduğu RED 6K kameranında katkısıyla pelliküle yakın bir sahicilikle sinemaya yakışan bir görüntüler bütününe ve renk tonlamasına kavuşuyor. Ülkemizin hoyrat çevre koşulları yönetmenin elinde adeta sihirli bir değnekle dokunulmuşcasına farklılaşıyor ve görsel estetik alabildiğince korunuyor. Bir filmin görsel estetiğininde en az öyküsü kadar öne çıkması gerektiğini savunanlardan birisi olarak hatırlatmalıyımki yalnızca bu yönüyle dahi filmin övgüye değer olduğunu belirtmek bir abartı sayılmamalıdır. Özellikle Nuri Bilge Ceylan filmlerinin beyaz perdede ayrı bir anlam kazandığını, 188 dakikalık süresine karşın, sinema dili, entellektüel düzeyi ve tartışmasız sinematografik üstünlüğü nedeniyle, Yönetmenin bir sinema adamı olarak kaygısını detaylarıyla ve öyküyü destekleyen uzun diyaloglarla adım adım işleyerek seyirciye aktarmasının, ayrı bir lezzeti olduğunu hatırlatmalıyım. Nuri Bilge Ceylan’ın yakın coğrafyamızdaki yönetmenleri dahi etkisine alan sinema dili, ülkemiz taşra ve kırsal yaşamını ve bu paralelde gelişen yerel kültüre özel entellektüel kaygıları başarıyla seyircisine aktarıyor. Bunu gerçekleştirirken her planda gücünü koruyan görsel dil ve kurgunun anlatıma olan katkısı öne çıkarken, öykü Dostoyevski’den, Çehov’a, dinsel ögelere ve hatta Kuran’a kadar uzanan bir etkileşimler bütünü halinde detaylı diyaloglarla şekilleniyor.

Yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın fazlaca söze yer bırakmayan son filmi ‘Ahlat Ağacı’, kusursuza yakın sinematografisi, entellektüel birikimle şekillendirilmiş bir senaryoya dayanan diyalogları, abartıya yer verilmeyen doğal ve sahici oyunculuklarla, bizden bir öyküyü beyaz perdeye başarıyla yansıtırken, bir tür sinema şöleni haline geliyor. Kuşkusuz taşradaki yaşam şartlarından kaynaklanan sosyal sorunlarımıza belli bir felsefi doygunlukla ve nokta atışıyla dokunan film, gerçek sinema tutkunları ve sinefiller için her zaman olduğu gibi görece uzun süresine karşın özgün bir sinema deneyimi sunarak güçlü bir biçimde övgüyü hak ederken, sinema seyircisininde Nuri Bilge Ceylan filmlerine hak ettiği desteği vermesini umuyor ve sinema sanatına tutkun her yaştan ve kesimden seyirciyi salonlara davet ediyoruz.

Hikmet Vardar

Yukarı SB
error: Content is protected !!