Kısafilm

Kadının Önemli Olmadığı Hikayede Yokum

Oyuncu Kathleen Turner, verdiği masterclass’ta önemli bilgiler paylaşmakla kalmadı, aynı zamanda hayat dersleri de verdi…

“Kadının önemli olmadığı hikayede yokum!”

52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin onur konuklarından, enerjisi ve dinamizmiyle herkesi büyüleyen oyuncu Kathleen Turner, verdiği masterclass’ta önemli bilgiler paylaşmakla kalmadı, aynı zamanda hayat dersleri de verdi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 52. Uluslararası Antalya Film Festivali, bugün bir dev ismi daha ağırladı. İki Altın Küre sahibi, başarılı oyuncu Kathleen Turner, AKM Perge Salonu’nda bir masterclass verdi.

Kathleen Turner

Sahnede her ne kadar gelmiş geçmiş en güçlü kadın oyunculardan biri olsa da Turner, enerjisi, açıksözlülüğü, esprileri ve şen kahkahalarıyla seyirciler için bir anda adeta tanıdık birine dönüştü. O kadar ki konservatuvar ve sinema öğrencileri, kendisinden ödevleri ve katıldıkları seçmeler için tüyo bile istedi. Usta oyuncuysa sadece öğrenciler değil herkes için küçük ama çok önemli tavsiyelerde bulundu. “Haftada bir defa kendinize ufak da olsa bir hediye alın ve özel biri olduğunuzu kendinize hatırlatın” bunlardan biriydi mesela.

40 yıla yaklaşan kariyerinde birbirinden tümüyle farklı karakterleri canlandıran Turner, oyunculukta rotasını ‘metot’larla değil keşfetme hevesiyle çizdiğini söyledi: “Bir macera filmi yapmıştım, arkasından bir komedi yapayım dedim, sonra başka bir şey. Keşfetmek budur”

Usta oyuncu, senaryo seçimlerinde de çok özel bir kriteri olduğunu belirtti: Turner, önemli bir kadın karakterin olmadığı filmlerde rol almıyor!

“Senaryoya bakıyorum; kadın karakteri çıkarınca hikayede bir eksiklik olmuyorsa demek ki bana ihtiyaç yok deyip reddediyorum”

Kamera önü oyunculuğuyla sahne oyunculuğu arasındaki fark pek çok oyuncuya sorulur. Ancak eğitmen olmasının da etkisiyle olsa gerek; bu soruya en tatmin edici cevap, Turner’dan geldi. Turner; birinden birini tercih eden bir cevap yerine aradaki farkları tek tek, madde madde anlattı:

“Kamera önünde kopuk kopuk oynarsınız. Arka arkaya oynadığınız iki sahnenin biri filmin başından, diğeri sonundan olabilir. Farklı enerjiler, farklı duygular olabilir. Tiyatrodaysa başlar ve kesintisiz oynarsınız. Çok daha tatmin edicidir.

Filmde çalışma süresi olarak belirlenen sürenin tamamında çalışmazsınız aslında. Yani bir gün 5 saat için program verilse siz en fazla 1 saat çalışıyorsunuzdur. Geri kalanı set kurulumu, ışık bekleme gibi şeylerdir. Tiyatrodaysa, New York ve Londra’dan biliyorum, haftanın 6 günü çalışırsınız. Günde 2 temsil verdiğiniz olur. Ne zaman yemek yiyecek, ne zaman uyuyacak, ne zaman kendinize vakit ayıracaksınız? Çok yorucu bir tempo.

Filmde heyecan verici olan; kamerada görünmekle sahnede görünmek farklıdır. Kameranın gözünden bambaşka bir etki verebilirsiniz. Tiyatroda 10. sıradan sonra gözlerimi göremezsiniz. Ama mesela “Güllerin Savaşı” filminde Michael Douglas’la karşılıklı bir sahnemizde art arda ikimizin sadece gözlerini gösteren bir çekim vardı ve elbette bunun etkisi bambaşkaydı!”

Cesur bir kadın olduğu zaten bilinen Turner’ın paylaştığı bir anekdot da bunu doğruladı. Usta oyuncu, “Güllerin Savaşı”ndaki bir sahnede dublörünün yerine oynadığını açıkladı!

“Avizenin üstüne atlayıp sallanacağım bir sahne var. Dublörüm bir türlü yapamadı. Avize boyunda bir platform var ve avizenin altında hava yastıkları var. Ama kadın korkuyordu. En sonunda ben deneyeyim dedim ve yaptım!”

Yukarı SB
error: Content is protected !!