Kısafilm

Organize İşler

Ava giden avlanır. Çok beylik bir atasözüdür. Toplumumuzun kültürel geçmişinde at, avrat ve silah vazgeçilmez unsurlardır. Post kırsal dönüşümde atın yerini araba almıştır, ama silah ve avrat tutkusunda bir değişim gözlenmemektedir. Çarpık kapitalist toplumumuzda biraz paralanan ve babalanan insanlarımızın organizasyon ilişkilerinde silah ve avrat baş köşeye yerleşmeye başlar. Organizasyon ciddi bir iştir. Fakat kentleşme sürecini gerçekleştirememiş toplumlarda işler tersine çalışır…

ORGANİZE İŞLER

 

Yazan ve Yöneten: Yılmaz Erdoğan

Görüntü Yönetmeni: Uğur İçbak

Kurgu: Mustafa Preşeva

Müzik: Ozan Çolakoğlu

Oyuncular: Yılmaz Erdoğan, Tolga Çevik, Cem Yılmaz, Altan Erkekli, Demet Akbağ, Özgü Namal, Altan Erkekli. Erdal Tosun, Ebru Akel, Başak Köklükaya, Cezmi Baskın

Sanat Yönetmeni: Yaşar Kartoğlu

Ses: Alan O Duffy

Yapımcı: Necati Akpınar

Yapım: BKM / 2005

 

Ava giden avlanır. Çok beylik bir atasözüdür. Toplumumuzun kültürel geçmişinde at, avrat ve silah vazgeçilmez unsurlardır. Post kırsal dönüşümde atın yerini araba almıştır, ama silah ve avrat tutkusunda bir değişim gözlenmemektedir. Çarpık kapitalist toplumumuzda biraz paralanan ve babalanan insanlarımızın organizasyon ilişkilerinde silah ve avrat baş köşeye yerleşmeye başlar. Organizasyon ciddi bir iştir. Fakat kentleşme sürecini gerçekleştirememiş toplumlarda işler tersine çalışır. Buralarda daha çok organizasyon beceriksizliği söz konusudur. Tıpkı Yılmaz Erdoğan’ın son filminde organize olmanın farklı taraflarını temsil etmeye çalışan ülkemizin organize olma beceriksizi insanları gibi.

Çok yönlü sanatçı Yılmaz Erdoğan, popüler tiyatroda organizasyon becerisini sergileyerek belli bir başarıyı yakaladıktan sonra, kendini ifade etmekte tiyatronun stilize gerçekliğini sinemanın aslına en yakın sanat olma özelliğiyle telafi etmek ister gibi görünüyor. “Organize İşler” Erdoğan’ın üçüncü filmi. İlk iki filmi “Vizontele” ve “Vizontele Tuuba”, Erdoğan’ın Türkiye coğrafyasını geniş ölçekli tanımasından ve sanatçı gözlemciliğinden güç alıyorlardı. İlkinde Türkiye’nin geri kalmış ilişkilerine acı acı gülerken, ikincisinde kara mizah, 12 Eylül’ün toplumumuzda yarattığı travmaya yoğunlaşırken aynı zamanda onu üreten traji komik koşullara bir ayna tutuyordu. Erdoğan’ın üç filminde de, Türkiye’nin rakipsiz komik adamı Cem Yılmaz’da yer alıyordu. Son filmde hem Erdoğan, hem de Cem Yılmaz “komik adam” olmadan oynamayı oynuyorlar. O halde neyi oynuyorlar sorusunu da sormak gerekiyor.

Organize İşler, kendi içinde iki toplumsal katman üzerinde yoğunlaşıyor. Daha açık ifade etmek gerekirse filmin merkezindeki öykünün iki tarafı var. Biri mafya diğeri ise aydınlar. Aydınları, yazar olan adamla öğretim üyesi eşi temsil ediyor. Mafyayı da kendi içinde ikiye ayırmak lazım. Küçük işler çeviren ve insanların canına kast etmeyen garibanlarla, mafya sözcüğünün içini her anlamda dolduranlar. Aslında bu kontrasttan bir okuma yapmak gerekirse bir tarafta yasadışı ve kanun dışılığı temsil ederek ülkemizde muteber olarak kabul edilenlerle, diğer tarafta eğitimi, aydınlanma ve çağdaşlaşmayı ve zinde kuvvetleri temsil edenler. İkinci taraf son derece spesifik ve zor elde edilen bilgi ve donanıma sahip olmasına karşın, birinci tarafın caydırıcılığı karşısında ürkek bir kedi gibidir ve kendileri de bu durumda olmaktan utanmaktadır. Yani muteber olması varsayıldığı halde ne yazık ki yükselen değerlerin uzantısında saygınlığını ve inandırıcılığını kaybetmiş olanlar durumundadırlar. Organize İşler, bildirisini açıktan ilan etmeden her kesimin bir filmin dünyasında buluşmasını kendine hedefleyen bir yapıt. Filmin konusunu kısaca özetlersek: Asım yaptığı bir çapkınlık sonrasında kadının sinirli kocasından kaçarken sığındığı bir evde intihar etmek üzere olan süpermen Samet’i kurtarır ve onu da ekibine katar. Samet duygusal ve saf bir delikanlıdır. Asım onun yaptığı hatalara kızmasına karşın toleransla yaklaşır. Genç adam bu işlere uygun olmadığını söyleyip ayrılmak istediğinde Asım, onu kardeşi olarak kabul ettiğini söyler ve ona bir miktar para verir. Samet, kısa süre sonra yeniden Asım’a gelir. İsteği hoşlandığı kız olan Umut’un tahsil edemediği parasını kurtarmasına yardımcı olmaktır. Asım’dan kazık yemiş olan Umut, Samet’i kullanarak intikamını almıştır. Fakat bu intikam Samet ve diğerlerine pahalıya patlar.

Organize İşler, öncelikle güzel İstanbul görüntüleriyle dikkat çekiyor. Okullu ve başarılı görüntü yönetmeni Uğur İçbak’ın özellikle helikopter çekimleri İstanbul’u ihtişamıyla ortaya çıkarırken, Yılmaz Erdoğan’ın plonje (üst açı) merakını da yeniden gözler önüne seriyor.

Organize İşler filminde oyunculuk açısından öne çıkan kişi ise, Samet karekterini canlandıran Tolga Çevik. Özellikle mimiklerini kullanma başarısıyla saf ve duyarlı genci yansıtmada dikkati çeken oyunculuğuyla Çelik’in gelecek açısından umut vaat ettiğini belirtmek gerekir. Yılmaz Erdoğan, Bir Demet Tiyatro’daki Mükremin Abi karakterinden farklı bir oyunculuk sergilemiyor. Cem Yılmaz ise ciddi görünümlü psikopat bir karakteri yansıtmada hem mizahi yeteneğini hem de oyunculuk becerilerini sergiliyor. Ebru Akel’in duruş ve bakışlardan oluşan oyunculuk gösterisi, gelin kaynana programları sunma konusundaki azminden vazgeçmemesi gerektiğini, boş zamanlarında ise oyunculuk yerine gerçek mesleği mankenlik yapmasının isabetli olduğunu düşündürtüyor.

Organize İşler, Erdoğan’ın filmografisinde nötr bir seviyeyi temsil ediyor. Vizontele filmleri ile kıyaslandığında ise anlattığı açısından belirsizliği, sinema dili açısından kimliksizliği yansıtan bir görüntü veriyor. Şüphesiz Erdoğan, salt gişeye oynamak peşinde olmayabilir. Fakat filmdeki bazı bağlantı yetersizliklerine bakıldığında, dramatik yapının kurulmasındaki tesadüflerin ve insani zaaflar olarak nitelendirilse de, örneğin Asım gibi kaçın kurası bir karekterin filmin sonunda Samet’in gerçekçi olmayan talebine inanarak başını belaya sokması gibi kolaycı çözümler filmin bütünlüğünde göze batmaya başlıyor. Belli zaaflarına karşın Organize İşler, görüntüleri, neşeli gibi görünen dünyasına karşın anlattığı öykünün şalına sarılmış mesajları ve temasına hizmet eden müzikleriyle seyredilebilecek bir film olarak önerilebilir.

Bülent VARDAR

1961, Ankara doğumlu. 1983 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü, Sinema-TV-Fotoğrafçılık Ana sanat Dalı'ndan mezun oldu. Aynı üniversitede Yüksek Lisans, Marmara Üniversitesi'nde Sanatta Yeterlik yaptı. 1989 yılında yaptığı “Gemi Adamları”, 1991 yılında yaptığı “Geleneksele Dönüş” (TRT 2, İZ TV), 2002 yılında yaptığı “Zührap Usta” (CCN TÜRK) adlı belgesel filmleri yönetmiştir. 2000 yılında Beta Yayınevi tarafından basılan “Sinema ve Televizyon Görüntüsünün Temel Öğeleri”, “20.YY’ın Son Beş Yılında Türk Sineması” (2015), “Sinemada Ses ve Müzik”, “Yaşama Sarılmış Bir Serüven Tuncel Kurtiz (2010), “Ediz Hun” (2012) ve “Bir Sinema Arkeoloğu Burçak Evren” (2012) isimli kitapları bulunmaktadır. Sinema konusunda pek çok film eleştirisi ve makalesi bulunan Vardar, ayrıca film, reklam filmi, televizyon yapımı ve reklam/tanıtım fotografı alanında görüntü yönetmenliği ve aydınlatma tasarımı çalışmaları; Ferhan Şensoy'un "Varsayalım İsmail" dizisinin Işık yönetmenliğini de yapmıştır. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema-TV Bölüm Başkanlığı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürlüğü ve Okan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı olarak görev yapmış ve halen Beykent Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema (TR) Bölüm Başkanı olarak çalışmaktadır. [ Bütün Yazılar ]

Yukarı SB
error: Content is protected !!