Suyun Sesi
Suyun Sesi, 13 daldaki Oscar adaylığı ile bu yılın 90. Akademi Ödüllerinde en iddialı yapımların başında geliyor…
SUYUN SESİ (THE SHAPE OF WATER)
Yönetmen: Guillermo del Toro
Senaryo: Guillerme del Toro, Vanessa Taylor
Hikaye: Guillerme del Toro
Oyuncular: Sally Hawkins, Michael Shannon, Octavio Spencer, Michael Stuhlbarg, Doug Jones, David Hewlett
Görüntü Yönetmeni: Dan Laustsen
Kurgu: Sidney Wolinsky
Müzik: Alexandre Desplant
Yapım Yılı ve Süre: 2017/ 123 dk.
Suyun Sesi, 13 daldaki Oscar adaylığı ile bu yılın 90. Akademi Ödüllerinde en iddialı yapımların başında geliyor. İkinci bir E.T. fenomeni, filmin odağını oluştursa da, gerçek odak ise iki kutuplu ve soğuk savaşın etkisindeki dünyadaki Amerikan-Sovyet rekabeti. Bu rekabet, bilgiye ulaşmanın yollarını sabote eden, bir tür fanatik futbol taraftarlığı gibi küresel sorunların ele alındığını düşündürten bir rekabet.
Film bu süreci bir uzay merkezinde çalışan dilsiz, temizlikçi Elisa Esposito ve sudan gelen bir yaratığın arasındaki romantizmin sınırlarını da aşan bir yakınlaşmayla hayli yaratıcı bir biçimle, ama pek de özgün olmadığı yönünde kuşku uyandıran bir içerikle anlatıyor. Elisa iş dışındaki yaşamının büyük kısmını tasarımcı olan ve ürün ressamı olan komşusu Giles ile geçirmektedir. Elisa ve yakın çalışma arkadaşı Zelda, Occan Uzay Araştırma Merkezi’nde çalışmaktadırlar. Merkeze yeni atanan güvenlik müdürü Richard Strickland, sert karakterli ve şiddete eğilimli biridir. Elisa temizliğini yaptığı laboratuvarlardan birinde, suda yaşayan ve büyük bir kertenkeleye benzeyen bir yaratığın tutulduğunu fark eder. Richard yaratığa kötü davranmakta ve sırrı hakkında, merkeze yeni gelen bilim adamı Robert Hoffstetler‘i zorlayarak, bilgi edinmeye çalışmaktadır.
Sovyet’ler de aslında ajanları ve gerçek adı Dimitri olan Robert aracılığıyla yaratığı takip etmekte ve Amerikalılar sırrını öğrenmesin diye onu öldürme planları yapmaktadır. Yaratıkla arasında duygusal bir yakınlaşma başlayan ve onun öldürüleceğini öğrenen Elisa, Giles ve Zelda ile yaratığı kaçırarak evinin banyo küvetinde saklamaya başlar. Durumu anlayan Richard peşlerine düşer, yaratık vurulan Elisa ile kanala atlayarak kaybolur.
Guillermo del Toro’nun öyküsünü yazdığı ve senaryosunun da ortak yazarı olduğu film, politik atmosferine karşın, sanki düşsel bir evren panoraması çiziyor ve başlangıcındaki su altında kalmış yaratıcı ev içi çekimleriyle görsel bir senfoni yaratıyor. Dünyanın yalın, sert ve şiddet dolu gerçekliğine, kimi zaman şiirsel olan bir dille karşılık üreterek, sesten yalıtılmış dünyası içindeki duyarlı ve insancıl Elisa ile başka dünyanın yaratığını biraraya getirerek yaşamın şiddetine meydan okuyor.
Filmin oyunculuk performanslarında, Sally Hawkins’in Oscar’larda, En İyi Kadın Oyuncu dalının en güçlü adayları arasında olduğunu belirtelim. Richard Strickland rolünde Michael Shannon’unda oyunculuk performansının altını çizmek lazım. Yönetmen Guillermo del Toro ise, gerek Altın Küre Ödülleri ve gerekse de BAFTA ödüllerinde en iyi yönetmen ödülünü alarak Oscar’da En İyi Yönetmen dalında favori olduğu yönünde kuvvetli bir algı yarattı.
Filmin ihtiyaç duyduğu, kimi zaman şiirsel evreni yaratmak açısından özellikle görüntü yönetmeni Dan Laustsen‘in başarılı görüntü yönetmenliğini de vurgulamak lazım. Laustsen, tıpkı Orson Welles ile Gregg Toland arasındaki işbirliğini hatırlatan görüntüleriyle, filmin başarısında önemli bir pay sahibi oluyor. Oscar ödüllerinde En İyi Görüntü Yönetmeni dalında aday olan Dan Laustsen‘in, Oscar kazanması sürpriz olmayacaktır.
Filme önemli katkıda bulunan iki diğer alan ise film müziği ve sanat yönetimi. Özellikle sanat yönetmenliğinin, öykünün geçtiği yıllara ilişkin detayları oluşturmadaki başarısının, bir dönem filmi de olan Suyun Sesi filminin etkisini arttırdığını belirtelim.
Bülent Vardar