Sürreel Bir Kara Komedi: Fenike Planı…
Fenike Planı, sürreel mekanları, sahne ve kostüm tasarımıyla aykırı yönetmen Wes Anderson’un, gerçeği soyuta çeviren dünyasının anlaşılmasına hizmet ediyor. Diğer yandan Anderson, filminde görselliğe yaslansa da, sözel destek almadan mesajlarını taşıyamayacağını düşünmüş. Filmin konuşkan diyalogları, absürd kara komedinin dünyasını kuran mizaha da ilham sağlıyor.

Wes Anderson, sinemanın ayrıksı karakterlerinden birisi ve çizgi dışı filmleriyle sinema dünyasında kendisine yer bulmuş bir yönetmen. Sinemanın ağır toplarından Benici Del Toro’nun, başrolünde olduğu son filmi Fenike Planı da (The Phonecian Scheme), yönetmenin genetik kodlarının izlerini taşıyan bir çalışma.
ÇİVİSİ ÇIKAN DÜNYA
Anderson, sürreel kara komedi filmi Fenike Planı’nda, kapitalizmin ve dünyanın çivisini çıkaran çok uluslu şirketlerin yarattığı sömürü düzeninin ipliğini mizahi bir dille pazara çıkarıyor. Filmin konusuna kısaca değinirsek: Zengin iş adamı Zsa-zsa Korda (Benicio Del Toro), dokuz oğluna karşın bir rahibe olan tek kızı Liesl’ı (Mia Threapleton), mirasının tek varisi olarak atar. Korda, çevresinde şeytana pabucunu giydiren bir işadamı olarak bilinmektedir. Bir Arap ülkesine yapılan yatırım bağlamında şeytan (CIA), Korda’nın ters giydirdiği pabucunu düz giyebilecek midir? Bu süreçte entrikacı zenginlerin, yabancı teröristlerin ve kararlı suikastçıların da hedefi haline gelip altı defa düşen uçaktan kurtulan Korda, bu defa yırtabilecek midir?
Yönetmen Wesley Anderson, Amerika, Houston, Teksas’ta doğdu. Arkeolog olan annesi Texas Ann (Burroughs), sonradan emlakçılık da yaptı. Babası Melver Leonard Anderson ise, reklam ve halkla ilişkiler sektörü çalışanıydı. Anderson’ın tuhaf dünyasının uc vermesinde muhtemelen ebeveynlerinin, Anderson daha küçük bir çocukken boşanması etkili oldu. Henüz çocukken Anderson, başka etkili sanatçılar gibi oyunlar yazmaya ve süper-8 filmler çekmeye başladı.
Wes Anderson, Austin’deki Teksas Üniversitesi’nde felsefe okurken, Owen Wilson ile tanıştı. İki arkadaş bazıları yerel bir kablolu televizyon kanalında yayınlanan kısa filmler yapmaya başladılar. Bu filmlerden birisi olan Bottle Rocket (1993), Sundance Film Festivali’nde gösterildi ve onun sinemadaki yolunu açtı. Filmin başrolünde Owen Wilson, kardeşi Luke Wilson ile oynamıştı.
FANTASTİK MEKANLAR
Fenike Planı fantastik mekanları, sahne ve kostüm tasarımıyla aykırı yönetmen Wes Anderson’un, gerçeği soyuta çeviren dünyasının anlaşılmasına hizmet ediyor. Diğer yandan Anderson, filminde görselliğe yaslansa da, sözel destek almadan mesajlarını taşıyamayacağını düşünmüş. Filmin konuşkan diyalogları, absürd kara komedinin dünyasını kuran mizaha da ilham sağlıyor.
Sanat ve sanatçı dendiği zaman (…) İlk akla gelen kavramdır aykırılık… Sanatçıyı sosyal normlara direnç gösteren, gündelik yaşamın “normallik” anlayışı içine sıkıştırılmış davranışları zorlayan başına buyruk bir “asosyal entite” olarak tanımlayan kesimlerin eleştirel tonuna baktığımız zaman bunun cesareti takdir eden bir ifade mi yoksa aykırılığı aşağılayan bir ifade mi olduğu pek anlaşılmaz (1).
BAŞINA BUYRUK ASOSYAL ENTITE
Anderson’un aykırı kişiliğini tanımlamak için, Ümit İnatçı’nın dediği gibi başına buyruk bir “asosyal entite” denilebilir mi ona?.. Aslında bu tanımlama Anderson’a, filminin ana karakteri Zsa-zsa Korda gibi işadamı kılığına girmiş sahtekarları, zekalarını kullanarak dolandırıcılık faaliyetlerini dünyanın her yerinde gerçekleştirme olanağı bulan uyanıkları deşifre etme fırsatını sağlıyor.
Bu süreç şüphesiz kapitalizmin ürettiği sonuçlardan… Kapitalizmin kurumları da aslında bilinen reel dünyayı tıpkı Matrix filminin yarattığı gibi sahte bir evrene dönüştürüyor.
GERÇEK DÜNYANIN MATRİSKİ
Yönetmen Wes Anderson, emekleri dışında satabilecekleri başka şeyi olmayan yığınların gerçek dünyasının matriskini ikame ettiği sahte evreni, sıra dışı mekanlar oluşturarak, yönetmenin kafasındaki dünyayı iyi kavrayan görüntü yönetmeni Bruno Dulbonnel’in renklerden destek alan görsel düzenlemeleriyle beyaz perdeye aktarmış. Anderson’un başarısında başta sanat yönetmeni Marc Bitz olmak üzere sanat yönetimi ekibinin payına vurgu yapmadan geçmeyelim.
Filmin şüphesiz en önemli kozlarının başında oyunculuk performansları geliyor. Öncelikle film star oyuncular resmi geçidi gibi. Aralarında kimler yok ki… Başta Benico Del Toro (Zsa-zsa Korda), Tom Hanks (Leland), Benedict Cumberbatch (Uncle Nubar), Willem Dafoe (Knave), Mia Threapleton (Liesl), F. Murray Abraham (Prophet), Scarlett Johansson (Coesin Hilda) gibi… Benicio Del Toro’nun, kendinden rol çalan Mia Threapleton dışında, filmin öne çıkan oyunculuk performansına imza attığını ekleyelim.
KAYNAKLAR
(1) Ümit İnatçı, Sanatta Aykırılığın Karşılığı, T24, 31.05.2025