Neredesin Firuze
Asmalı Konak televizyon dizisi ve filmi, ayrıca O Şimdi Asker filmi ile oyunculuktaki yolculuğunu sürdüren Özcan Deniz’in, kişisel yaşam öyküsünden yola çıkan ve bir süredir kapsamlı medya reklamlarıyla hafızalara kazınan bir film Neredesin Firuze…
NEREDESİN FİRUZE
Yönetmen: Ezel Akay (EZOP)
Oyuncular: Haluk Bilginer, Cem Özer, Demet Akbağ, Özcan Deniz, Ruhi Sarı, Hamdi Alkan, Şebnem Dönmez, Ragıp Savaş, Ahu Türkpençe, Ata Demirer, Semir Aslanyürek, Zeynep Eronat, Uğur Uludağ, Janset
Senaryo: Levent Kazak, Ezel Akay
Görüntü Yönetmeni: Hayk Kirokosyan
Müzik: Sunay Özgür, Ender Akay
Sanat Yönetmeni: Hakan Yarkın
Kostüm Tasarımcısı: Naz Erayda
Yapımcı: Ezel Akay
Yapım: Türkiye/2003
Asmalı Konak televizyon dizisi ve filmi, ayrıca O Şimdi Asker filmi ile oyunculuktaki yolculuğunu sürdüren Özcan Deniz’in, kişisel yaşam öyküsünden yola çıkan ve bir süredir kapsamlı medya reklamlarıyla hafızalara kazınan bir film Neredesin Firuze. Filmin senaryosunu, yine O Şimdi Asker filminden anımsanabilenecek olan tiyatrocu Levent Kazak yazmış. Yönetmenliğini ise, reklam dünyasında iyi tanınan ve yaptığı başarılı reklam filmleri ile öne çıkmış olan Ezel Akay yapmış. Akay filmini, hep onun bir Türk filmi çekmesini isteyen Mehmet Budak’a adamış. Filmin oyuncu kadrosunda ise değişik alanlarda da çalışan pek çok tanınmış oyuncu rol almışlar. Örneğin Haluk Bilginer, Cem Özer, Özcan Deniz, Demet Akbağ, Hamdi Alkan, Ruhi Sarı, Ata Demirer, Şebnem Dönmez, Janset, Ragıp Savak, Uğur Uludağ, Semir Aslanyürek gibi.
Neredesin Firuze, yaşamımızın içindeki mesleksiz ama nereden kaynaklandığı bilinmeyen özgüven ve cesaretle ünlü olma peşinde koşturan pek çok kişinin gerçek yaşam kesitlerini fantastik olma çabasındaki bir anlatımla ele almaya çalışıyor. Filmi biraz kavramaya başlayınca, acaba Ezel Akay Quentin Tarantino’dan esinlenmiş ya da ona öykünmeye mi çalışıyor diye sormadan edemiyorsunuz. Kafanızda bu görüşün oluşmasına ise, Tarantino vari bir fantastik öykü anlatma çabası, biçimi; Tarantino’nun sinemasında zaman zaman kullandığı kimi özel efektler ve bizim ülkemizde de olağan görünen çeşitli şiddet gösterilerine bolca yer verilmesi neden oluyor.
Neredesin Firuze, ticari olarak başarılı işler çeviremeyen Orhan (Haluk Bilginer) ve Hayri (Cem Özer) isimli iki ortağın sahip oldukları Umut Müzik Şirketi için, bir türlü kasetleri tutmayan şarkıcılara plak yaptırma çabaları ve bu uğurda bütün plakçılar çarşısı içindeki esnafa taktıkları borçlar ve bu borçlardan kurtulma çabalarını anlatıyor. Bu arada filmde, hem iki kafadarın hem de buldukları şarkıcı adaylarının geniş düşleri, zenginlik hayalleri işleniyor. Orhan ve Hayri, buldukları şarkıcı adaylarından bir türlü istedikleri sonucu alamazlar. Bu arada Sansar isimli sanatçı simsarı bir kadının Almanya’da bulduğu ve düğünlerde şarkı söyleyen Ferhat Can (Özcan Deniz) ile Almanya’dan konuşarak onun kasetini yapmak için anlaşırlar. Türkiye’ye çağırılan Ferhat Can’ın kasetini yapabilmek için iki ortağın önemli bir sorunu vardır. Uçan kuşa borç taktıklarından kasetin stüdyo kaydını ve dağıtımını yapabilmek için gereken parayı nasıl bulacaklardır. Bu arada, iki ortaktan alacaklı olan müzik piyasasının mafyoza elemanlarından İbrahim ise, parasını alamadığı için Hayri ve Orhan’ı bir tetikçiye topuklarından vurdurmak üzeredir. Diğer yandan Hayri’yi karısı eve almamaktadır ve kaldıkları salaş otelden de atılmışlardır. Tüm bu olumsuzluk içinde Bülent Ersoy’u çağrıştıran Tanju Gürsoy isimli sanatçının, katılmaktan vazgeçtiği halde son anda katıldığı bir TV programına Ferhat’ın dahil edilmesi için bir yol bulurlar. Ferhat, program esnasında içten konuşmaları ve güçlü sesiyle insanların dikkatini çeker. Esas dikkatini çektiği kişi ise Firuze (Demet Akbağ) isimli zengin bir kadındır. Firuze, Umut Müziğe gelerek Ferhat’ı desteklemek kararı aldığını bildirir. Ama hem Ferhat’ı, hem de Hayri ve Orhan’ı Firuze’den kaynaklanan sürprizler beklemektedir. Aslında Firuze şizofren biridir ve taklit ettiği gerçek Firuze hanım (Esin Afşar) ise, zengin ve rehabilitasyon merkezi şekline sokulmuş evini bu tarz hastaların tedavisine adamış bir kadındır. Demet Akbağ’ın oldukça başarılı, kimi zaman ise teatral havadan sıyrılamadan canlandırdığı düş Firuze, bir masal kimliği gibi işlenir filmde. Bir meleğe, sadece çocuk kalmış, gelişememiş insanların inanabileceği düşlere inanan tipler, Ezel Akay’ın filminde, Türk sinemasının benzeri kimi örneklerinin post modern versiyonları olarak karşımıza çıkıyorlar. Ezel Akay, gerçekçi bir çabanın içinde olmadan, masalsı bir anlatım peşinde olduğunu açıklayarak, sinemamızın geçmişteki kimi örneklerinin post modern temsilciliğini de sanki üstlenmiş görünüyor.
Film, yıllarca sümmettedarik olarak süren sinema sektörüne benzerlik gösteren ve İstanbul Manifaturacılar çarşısında örgütlenen bir başka sektör olan müzik piyasasının koşullarını ele alıyor, zekice gözlemlerle de buradaki bize özgü ilişkileri hicvediyor. Aslında bunu yaparken de bir Türkiye panoraması çiziyor ve ülkemizin toplumsal açıdan bir eleştirisini de yapmaya aday görünüyor.
Neredesin Firuze, başarılı ve etkin piar’ından etkilenerek sinemaya izlemeye gelen seyirci için genelde zor takip edilebilecek bir film olmaya aday. Çünkü konuyu anlatırken kullandığı sinema dili, kurgu anlayışı, kostüm ve sanat yönetimi, epizodlara ayrılmış anlatımı, epizotlar arasındaki geçişleri Türk pop ve fantezi müziğinin önde gelen sanatçılarının söylediği şarkılarla gerçekleştiren ayrıksı bir çalışma olarak, göze çarpıyor. Özellikle ilk bir saate yakın bölümü zor işliyor, öykü kolayca kavranamıyor. Gani Müjde’nin dediği gibi güldürürken oldukça iyi akıyor; ama iş drama gelince ileti seyirciye başarılı şekilde geçemiyor. Bütün farklılıklara alışmaya çalışan, aslında umduğu gibi rahat izleyemeyeceği, biraz çaba sarfetmesi gereken bir film olduğunu fark eden seyirci için filmin uzun süresi de (2.5 saat) bir handikap olabilir. Diğer yandan başarılı bir reklam filmi yönetmeni olan Ezel Akay’ın sinema filmi izlendikten sonra, reklamdan sinemaya geçişte iki sinema türünün anlatım özelliklerinin birbirine karıştığı gibi bir izlenim ediniliyor. Film, reklam sineması anlatım üslubu içinde mi yol alıyor? Yoksa kendince bir sinema dilinin arayışını mı gündeme getiriyor? Ayrıca pek çok tip ve bağlantılı olayların ele alınışında zaman zaman tempo düşüyor, sarkmalar oluşuyor. Filmin, Akay’ın ilk uzun metrajı olduğu düşünüldüğünde, bu dil karmaşası olağan karşılanabilir. Bu kadar tipleme ve olay örgüsü yoğunluğu, Gani Müjde’nin dediği gibi bazı duyarlı, dram vari unsurların etkisini nötralize ediyor. Ama bu tanıyı koyarken de yönetmenin böyle bir amacı oluşturmak isteyebileceği alternatifini de görmezden gelmemek gerekiyor. Filmin bence bir başka açmazı ise, şu sıralar belli şekillerde öne çıkmış pek çok televizyon dizisi oyuncusunu da kullanma çabası ve onlar aracılığıyla pirim yapmaya çalışması. Örneğin Bir İstanbul Masalı televizyon dizisinin başrol oyuncularından olan ve Esma karekterini canlandıran Ahu Türkpençe için, Neredesin Firuze’nin sinemaya başlangıç için iyi bir seçim olduğunu düşünmüyorum. Diğer yandan Neredesin Firuze, Özcan Deniz’in oyunculukta belli bir kıvama gelmesi için henüz aşması gereken bir eşik olduğunu düşündürtüyor. Fakat saf, Almancı şarkıcı genci canlandırdığı bölümlerde performansını yükselttiğini kabul etmek gerekiyor. Ayrıca Haluk Bilginer’in virtüözlüğünü bir kez daha kanıtladığı filmde, Cem Özer’in oyunculuk açısından oldukça başarılı bir performans sergilediğini de ekleyelim.
Türk sinema ortamında her geçen gün etkisini daha fazla hissettiren Rus görüntü yönetmeni Hayk Kirakosyan’ın başarılı görüntü yönetimi, filmin önemli artılarından birini oluşturuyor. Filmin toplam 9 günden oluşan epizodlarının sinematografik unsurlarla vurgulanması zekice buluşlar olarak dikkat çekiyor, ama bir süre sonra tekrara düşmeye başlıyor. Özellikle filmin ses tasarımının, içinde ses ögesinin en önemli unsurlarından olan müziği çokca barındırması ve konunun müzik dünyası üzerine kurulu olması, zaman zaman filmin ses boyutunun yorucu bir nitelik kazanmasına neden oluyor. Eleştirilebilecek yönlerine karşın, ele aldığı dünyanın hüzünle karışık renkli yanları, Ezel Akay’ın dediği gibi masalsı bir kıvam, filmin içerdiği dinamizmi güçlendirirken; özellikle klasik sinema anlatımı dışına taşan farklı özellikleri açısından da Neredesin Firuze’yi, yavaş yavaş yeni kimliğini oluşturmaya başlayan Türk sinemasının ilgi çekici örneklerinden biri olarak öne çıkartıyor.
Bülent VARDAR