Kısafilm

we_live_in_time

Bir İlişkinin Anatomisi: Son Ana Kadar…

İnanılmaz Örümcek Adam filmiyle sinemada önemli bir çıkış yakalayan Andrew Garfield, Son Ana Kadar’ın başrolünde Tobias karakterine hayat veriyor. Oyunculuk bağlamında bir düet olan Son Ana Kadar, romantik bir film olarak ana akım sinemanın kulvarlarında gezerken; biçim açısından sanat sinemasının sınırlarını zorlayan bir sinematografik anlatıma sahip.

Yaşam sinemanın ana malzemesi. Bir sanatçı olarak yönetmen, filmi aracılığıyla kendini ifade ederken doğal olarak yaşamdan beslendiği olgulara beyaz perdede karşılıklar üretir. Günümüz dünyasında esaret altındaki insanoğlunun her ne kadar düşünme, paylaşma bağlamında yeterli alternatifler üretmesi söz konusu olmasa da, şiddet, aksiyon ve sanal dünyanın ilişkileri, sanat alanında ve özellikle sinema sanatında günümüzde daha öne çıksa da; sinema aracılığıyla insanı  anlatma ve yansıtma çabası dünya varolduğu sürece devam edecektir.

we_live_in_time_poster.

SİNEMA YAŞAMI ANLATIR

Son Ana Kadar (We Live In Time) yukarıda özetlediğimiz çerçevede vurguladığımız gibi insan ilişkilerine yoğunlaşan bir film. Kaldığı otelden kalem bulmak için sabahın köründe bornozla dışarıya çıkan Tobias’a (Andrew Garfield), şef ve restoran sahibi Almut (Florence Pugh) arabasıyla çarpar. Bu talihsiz tesadüf iki insan arasında yeni bir aşkın fitilini tutuşturur! Ta ki yaşam hükmünü yürütene kadar…

İnanılmaz Örümcek Adam filmiyle sinemada önemli bir çıkış yakalayan Andrew Garfield,  Son Ana Kadar’ın başrolünde Tobias karakterine hayat veriyor. Oyunculuk bağlamında bir düet olan Son Ana Kadar, romantik bir film olarak ana akım sinemanın kulvarlarında gezerken; biçim açısından sanat sinemasının sınırlarını zorlayan bir sinematografik anlatıma sahip.

KÖTÜ SÜRPRİZLERİN İYİ SONUÇLARI

Esprili bir şef ve işindeki iddiasını aldığı ödüllerle ortaya koyan Almut, yeni boşanmış ve kendisine alternatif bir yol arayan Tobias, hayatlarını değiştiren kötü bir sürprizle bir araya gelir. Film başından sonuna kadar bu ilişkinin kesitlerine ortak olmaya bizi davet ederken, iki genç insan hayatlarını temelden sarsacak bir gerçeğe karşı mücadele verirler. Zamanın sınırlarını zorlayan bir yolculuğa çıktıklarında, aşk hikayelerinin izlediği sıra dışı yolda her anın kıymetini bilmeyi öğrenirler.

KURGUNUN GÜCÜ

İnsan ilişkilerinin ve özellikle filmin odak noktasına yerleşen kadın erkek ilişkileri açısından zihin açıcı boyutlar içeren ve bir ilişkinin anatomisine seyirciyi gözlemcilik yapmaya davet eden Son Ana Kadar, özellikle ortalama seyircinin kolay takip edebileceği bir anlatıma sahip değil. Filmin modern dönemlerin sinematografik anlatımını benimseyen zaman içinde atlamalı kurgu yapısı, filme konsantre olamayan seyircinin filmden kopmasına neden olabilir. 

  • we_live_in_time
  • we_live_in_time
  • we_live_in_time
  • we_live_in_time
  • we_live_in_time
  • we_live_in_time
  • we_live_in_time

MODERN SİNEMA DİLİ

Son Ana Kadar, öyküsünü anlatırken zamanda geriye ve ileriye sıçramalarla konvansiyonel sinema dilinin klasik anlatım dilini kullanmıyor ve seyirciyi teyakkuzda tutuyor. İnsanoğlunun karmaşık iç dünyası gözönünde bulundurulduğunda, yönetmen John Crowley’nin seçmiş olduğu bu biçim, filmin doğasıyla ve ele alınan karakterlerin vurguladığımız gibi yaşamlarında her şeyin net olmadığı durumların anlaşılmasına da katkıda bulunuyor.

Yönetmen John Crowley, minimal bir öykü bağlamında on yıllık bir zaman dilimine yayarak anlattığı Almut ile Tobias’ın ilişkileri üzerinden yaşamın ve anın kıymetini bilmeye yönelik mesajını, perdeden seyirciye geçiriyor. Crowley’nin daha önce vurguladığımız gibi seçtiği kurgu tarzı, böylesi bir ilişkinin sinematografik bağlamda anlatılabilmesinde etkili bir çözüm olmuş. Almut karakterinde Florence Pugh ve Tobias karakterinde Andrew Garfield’in başarılı bir  düete imza attıklarını da vurgulamadan geçmeyelim.

1961, Ankara doğumlu. 1983 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü, Sinema-TV-Fotoğrafçılık Ana sanat Dalı'ndan mezun oldu. Aynı üniversitede Yüksek Lisans, Marmara Üniversitesi'nde Sanatta Yeterlik yaptı. 1989 yılında yaptığı “Gemi Adamları”, 1991 yılında yaptığı “Geleneksele Dönüş” (TRT 2, İZ TV), 2002 yılında yaptığı “Zührap Usta” (CCN TÜRK) adlı belgesel filmleri yönetmiştir. 2000 yılında Beta Yayınevi tarafından basılan “Sinema ve Televizyon Görüntüsünün Temel Öğeleri”, “20.YY’ın Son Beş Yılında Türk Sineması” (2015), “Sinemada Ses ve Müzik”, “Yaşama Sarılmış Bir Serüven Tuncel Kurtiz (2010), “Ediz Hun” (2012) ve “Bir Sinema Arkeoloğu Burçak Evren” (2012) isimli kitapları bulunmaktadır. Sinema konusunda pek çok film eleştirisi ve makalesi bulunan Vardar, ayrıca film, reklam filmi, televizyon yapımı ve reklam/tanıtım fotografı alanında görüntü yönetmenliği ve aydınlatma tasarımı çalışmaları; Ferhan Şensoy'un "Varsayalım İsmail" dizisinin Işık yönetmenliğini de yapmıştır. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema-TV Bölüm Başkanlığı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürlüğü ve Okan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı olarak görev yapmış ve halen Beykent Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema (TR) Bölüm Başkanı olarak çalışmaktadır. [ Bütün Yazılar ]

Yukarı SB
error: Content is protected !!