Kısafilm

alita_savas_melegi

Alita Savaş Meleği

Yönetmen James Cameron geçtiğimiz yıllarda özellikle post Titanik dönem olarak adlandırılabilecek bir belgeseller serisiyle ve adli araştırmacı hassasiyetiyle okyanusun kilometrelerce dibine dalarak görüntülediği Titanik enkazı ve takip eden derin dalış ekspedisyonlarıyla adeta bir deniz araştırmacısına dönüşmüştü.

alitaYönetmen:Robert Rodriguez

Senaryo: Yukito Kishiro’nun Çizgi Roman “Gunnm” öykülerinden uyarlanarak James Cameron & Laeta Kalogridis

Oyuncular: Rosa Salazar (Alita), Christoph Waltz (Dr. Dyson Ido), Jennifer Connelly (Chiren), Mahershala Ali (Vector), Ed Skrein, Jackie Earle Haley, Keean Johnson (Hugo)

Görüntü Yönetmeni: Bill Pope

Kurgu: Stephen E. Rivkin ve Ian Silverstein

Müzik: Junkie XL

Yapım Yılı ve Süre: 2019/122 dk.

Titanik, Terminator, Alliens, Avatar gibi büyük gişe başarısı yakalamış filmleriyle tanıdığımız başarılı yönetmen James Cameron geçtiğimiz yıllarda özellikle post Titanik dönem olarak adlandırılabilecek bir belgeseller serisiyle ve adli araştırmacı hassasiyetiyle okyanusun kilometrelerce dibine dalarak görüntülediği Titanik enkazı ve takip eden derin dalış ekspedisyonlarıyla adeta bir derin deniz araştırmacısına dönüşmüştü. Yönetmenin yapımcıları arasında olduğu Alita Savaş Meleği, sanki bir geri dönüşü müjdeliyor. Günümüzde dijital teknolojilerin desteğiyle sinemanın dev bir endüstri haline gelmesiyle, Amerikan sinema endüstrisi onlarca yıldır üstlendiği bir işlevi bizce yerine getirmeye devam ediyor. 51. Bölge hikayeleriyle gizemli bir merak içerisindeki günümüz nesillerine birkaç yüzyıl sonrasına yönelik mesajlar, belki Hollywood sinemasının bilinen yöntemleriyle bugünden veriliyor. Kuşkusuz Jules Verne, 1870 yılında ‘Denizler Altında 20.000 Fersah’ romanını yazarken, günümüzde neredeyse su yüzüne hiç çıkmadan okyanusların derinliklerinde dünyayı dolaşan nükleer denizaltıları düşlemişmiydi bilinmez ama Amerikalı sinemacıların düşlerindekileri izah etmek için kelimeler yetersiz kalıyor.

James Cameron’un, Steven Spielberg gibi kıdemli isimlere benzer bir biçimde yönetmenliğini, kendisini aksiyon için yaratılmış olarak tanımlayan düşük bütçeli filmlerin yetenekli yönetmeni Robert Rodriguez’e bıraktığı, çekimleri çok önceleri planlanan, ancak Cameron’un kişisel tercihleriyle ve muhtemelen yeni dijital sinema teknolojilerinin desteği de planlanarak günümüze sarkan, Amerikada yayınlandığı isimle ‘Savaş Meleği Alita’, Yukito Kishiro’nun klasik manga (çizgi roman ve öykü ağırlıklı yayın) dizisinin beyaz perde adaptasyonu. Yönetmen Robert Rodriguez, birçok türde kendine özgü bir tarz yaratan senarist ve yönetmen olarak tanımlanırken, 1992’de çektiği ve ilk filmi olan El Mariachi’yi 7.000 $’lık bir bütçeyle, Austin’deki Teksas Üniversitesi’nde öğrenciyken kotarmıştı. Kariyerini başlatan bu filmi, yöneten, kurgulayan ve ses kaydını da yapan yönetmen, Austin’de kendi sinema tesisi olan Troublemaker Studios’unu da kurmuş ve Desperado, Once Upon A Time In Mexico, Spy Kids dizisi, Machete filmleri, Sin City ve devamı olan ‘From Dusk Till Dawn’ gibi filmleriyle de tanınmaktadır. Yönetmenin, James Cameron ile işbirliği sonucu artık dev bir bütçeyi kullanarak çektiği Alita, ütopik bir sınıf atlama ana fikri etrafında şekillenen, beşyüz yıl sonra, büyük felaket olarak adlandırılan savaştan arta kalanlarla kurulan yeni düzen ve sistemin hakimi durumundaki üst sınıfın yaşadığı türünün son örneği uzay kenti Zalem’e ulaşma çabasını, popüler kültürün tipik temsilcisi yeni yetme genç kız görünümündeki insansı robot savaşçının, bir tür geri dönüş macerası üzerinden anlatmaya çalışıyor. Kişisel olarak bu yaklaşımları asırlar öncesindeki Roma’da, kast ilişkilerinden ilham alan ve özgürlüğünü satın almak için ölümle sonuçlanan vahşi dövüşlere mecbur bırakılan Gladyatörlerinkine benzer bir biçimde, yüzyıllardır değişmeksizin süregiden bir sınıf kavgası olarak değerlendirsem de, Hollywood ve Amerikan pop kültürünün bakış açısıyla bu kavganın sonunun hiç gelmeyeceği ya da getirilmeyeceği anlaşılıyor.

Çeşitli biçimlerde hasar görmüş Robotik bedenlere kendi yöntemleriyle tedaviler uygulayan doktor Ido (Christoph Waltz), yedek parçalar (organlar) bulmak için dolaştığı hurdalıkta ölen kızını hatırlatan hasarlı bir cyborg kafası bulur ve cihazıyla yaptığı taramada halen aktif olduğunu anlayarak onu yanına alır. Bu cyborg kafasını, ölen kızı için üretmiş olduğu düşük teknolojili robot bedenle tamir/tedavi ederek yeniden canlandırır. Ancak Cyborg görüntüsünün altında farklı bir geçmişin olduğunu fark ederek ona kızının adını verir. Geçmişini hatırlamayan Alita, yeni hayatında, Zalem varoşu Iron City’nin tehlikelerle dolu sokaklarında varolmayı öğrenirken, Ido onu gizemli geçmişinden korumaya çalışacak ancak bu sokaklarda tanıştığı yeni arkadaşı Hugo (Keean Johnson) onun anılarını tetiklemesine yardımcı olacak ve aralarında duygusal bir ilişki gelişecektir. Ancak bu cyborg nitelikli bir savaşçıdır ve her fırsatta bu yönünü ortaya koymakta ancak yeni bedeni yetersiz kalmaktadır. Hugo’nun yardımıyla geçmişteki savaş esnasında düşen bir uzay gemisinin enkazında kendi köklerini keşfeden Alita, burada bulduğu yedek, yüksek teknolojili Cyborg bedenini İdo’ya teslim edecektir. Adım adım keşfettiği gerçeklerle yüzleşerek, İdo gibi ödül avcısı olan Alita’nın bedeni, ölümcül bir çatışmada büyük hasar görür ve İdo’nun, önceleri karşı çıksa da, onu köklerine geri taşıyacak Cyborg bedenini nakletmekten başka şansı kalmaz. Zalem’deki gizemli yönetimin ölümcül ve yozlaşmış kuvvetleri saldırıya geçtiğinde, Alita geçmişine dair ipuçlarıyla karşılaşacak, yüksek teknolojili bedeniyle Zalem’e giriş imkanı sağlamak için gelecek zamanların gladyatörü sayılabilecek bir Powerball yıldızına dönüşecektir. Ancak sahip olduğu eşsiz savaş yetenekleri dahi sevdiğini kurtarmaya yetmeyecek, geçmişini ve ne olduğunu tamamen hatırlayan Alita, tasarımına uygun şekilde arkadaşlarının, ailesinin ve dünyasının kurtarılmasında kilit rol oynayacaktır.

 

Ne denli fütüristik ögelerle süslenmiş olsa da, James Cameron ve Robert Rodriguez ikilisi, yarattıkları atmosferi günümüz dünyasından daha farklı olacak bir noktaya taşıyamıyorlar. Adeta ‘Kim Milyoner Olmak İster’ yarışmasına Hindistan tarzı bir alternatif ve bazılarına göre batılı aşağılamalarla dolu Slumdog Millioner (Varoş Milyoneri-Danny Boyle, 2008) filmine gönderme yaparcasına kaosla dolu Hindistan mega şehirlerinin robotların gezdiği görece fütüristik versiyonunu andıran ve distopik bir dünya oluşturan Zalem varoşu, modern gladyatör hikayesi sayılabilecek ve Zalem’e giriş bileti sunan Motorball yarışması, ödül avcılığı, acımasız şiddet, insanların ve her türde insansı ya da mekatronik yaratığın içiçe geçtiği kaotik sosyal atmosfer aradan yüzyıllar geçmiş olsa da, gelecekteki dünyanın farklı şeyler sunmayacağını mı anlatmak istiyor? Kuşkusuz ebeveyn hassasiyeti, aşk, hekimlik etiği ve benzer motiflerinde ihmal edilmediğini hatırlatan sekanslar bu her telden çalan hikayenin temel motifleri haline geliyor.

Altını özenle çizmek gerekiyor ki, görüntü teknolojilerinin geldiği nokta, aksiyonun her türlüsünü başarıyla harmanlayan bu türün en önemli silahı haline gelirken, bunun gerçekleşmesini sağlayan teknik ekip uzun bir liste oluşturuyor. Alita Savaş Meleği, bu yönüyle temposu hiç düşmeyen ve beklentileri fazlasıyla karşılayan bir film haline gelirken, özellikle animasyonla adeta içiçe geçmiş görünen karakterler ve bu bağlamda özellikle etkileyici gözleriyle de öne çıkan Alita karakteri, duygusal şirin bir genç kızdan biranda acımasız bir cyborg savaşçısına dönüşürken, bu denli yüksek teknoloji sunan bir bedenin içindeki mekanik kalbi besleyen plastik boru devreleri tebessüm yaratan detaylar haline geliyor. Ayrıca yediklerinden tat alabilen, dolaşım sistemi olan ve en önemlisi insana dair duygulara sahip robotik karakter, günümüzün yapay zeka tartışmalarına da farklı bir bakış açısı sağlıyor. Özellikle Cameron ve Rodriguez ikilisinin herşeyden biraz katalım dercesine yarattıkları ve beş asır sonrasına farklı bir bakış olarak değerlendirilebilecek hayal dünyalarının son yirmi yılda ortaya çıkan dijital yenilikler ve gelişmelerle kıyaslandığında, oldukça sığ kaldığını görüyoruz.

james_cameron
James Cameron-Robert Rodriguez

Yönetmen James Cameron’un dikkatini tekrar film üretmeye yoğunlaştırması altı çizilmesi gereken bir detay haline gelirken, ‘Alita Savaş Meleği’, günümüz küresel kültürüne de göndermeler yapan, distopik ve yüksek bütçeli bir aksiyon ve seyirlik film haline geliyor. Özellikle bu türdeki filmlerin meraklılarını tatmin edecek olsa da, gerek hikayesi gerekse inandırıcılığı bakımından Yönetmen Cameron’un Terminator (1984) gibi filmleriyle kıyaslanması mümkün olmuyor. Canlandırdığı karakterlere farklı bir lezzet katan Doktor Ido rolündeki Christoph Waltz, iri gözleriyle ve bakışlarıyla dikkat çeken Rosa Salazar (Alita), hoş fiziği ve görsel katkısıyla eski eş ve hekim etiğine saygılı ancak kızının ölümünden İdo’yu suçlayan ve Zalem’e ulaşmak için her kötülüğü yapmaya hazır doktor Chiren rolündeki Jennifer Connelly, silik bir karakteri canlandırsa da Mahershala Ali (Vector) filmde öne çıkan oyuncular. James Cameron gibi başarılı filmlere imza atmış bir ismin desteği, yüksek sinema teknolojisi, türün özelliğini öne çıkaran sinematografisi ve aksiyonun düşmeyen temposuyla ‘Alita Savaş Meleği’ başarılı bir seyirlik haline geliyor.

Hikmet Vardar

 

Yukarı SB
error: Content is protected !!