Festivalden Gösterimler
42. İstanbul Film Festivalinden Film Analizleri
YÜZLEŞME (CONFRONTATION)
Yönetmen: Filiz Kuka
Senarist: Filiz Kuka
Görüntü Yönetmeni: Şafak Ildız
Kurgu: Ömer Günüvar
Sanat Yönetmeni: Levent Uçma
Oyuncular: Asiye Dinçsoy, Okan Urun, Nilay Erdönmez, Güneş Sayın, Mutlu Güney, Tülay Bursa, Fatih Sevdi, Name Önal
Yapımcı: Seçkin Akyıldız, Filiz Kuka
Yapım Şirketi: Film Plus Productions, Kuka Film
Dünya Hakları: Film Plus Productions, Kuka Film
TÜRKİYE / 2023 / DCP / Renkli / 81 Dk. / Türkçe; İngilizce altyazılı
Ulusal Yarışmada yer alan filmler arasındaki Filiz Kuka imzalı Yüzleşme, Yönetmenin ilk uzun metraj çalışması ve aşina olduğumuz bir hikayeyi ele alıyor. Özellikle ‘Covid’ salgını boyunca bakıcı sorumsuzluklarıyla birleşen yaşlı ölümleri dikkat çekici sayıya ulaşmıştı. Ülkemizin Tıp alanındaki gelişmeleri ve hekimlerimizin başarılarının, alt yapı ve destek personeli bakımından ortaya çıkan eksiklerle gölgelendiği bilinen gerçeklerden.
Artık yaşlanmış ve işlerini oğluna devretmiş Hızır, uzun süredir yoğun bakımda olan karısı Halime’yi kaybeder. Büyü kızı Hatice, annesinin hastalığı boyunca özverili bir şekilde yardımını esirgemeyen hastabakıcı Evren’in, vicdan azabıyla yaptığı itirafla yanlış ilaç enjekte ederek annesinin ölümüne sebep olduğunu öğrenir. Evlerinde kalan babasına bir şey hissettirmeden ve ilgiyle davranmaya çalışır ancak bu durumu daha fazla taşıyamaz ve kız kardeşi Kader ile paylaşır. Hatice, Evren’in itirafını babalarına söylemeleri gerektiğini düşünürken, Kader, polise gitmelerini ve Evren’in cezalandırılmasını istemektedir. Kader’in baskısı Hatice’de bir tür psikolojik travma oluştururken, evine giderek sıkıştırdıkları Evren’in bir diğer itirafıyla babalarının da durumdan haberdar olduğunu öğrenirler. Bu durumdan habersiz olan Hızır, eşinin ölümü sonrası bir boşluk içerisindedir ve mirasını önceden paylaşmak arayışındadır. Ailece yenilen bir akşam yemeğinde herkes gerçeklerle yüzleşecektir.
Yönetmen Filiz Kuka, yalın bir sinema diliyle anlatmaya çalıştığı ve Anadolu tarzındaki ülkemiz çekirdek aile geleneklerine uygun yaşayan insanların, benzerlerine çok aşina olduğu bir öyküyü ve özellikle büyük şehirlerin mütevazı mahallelerine ve bu mahallelerdeki sıradan apartman dairelerine sıkışmış hayatları, beklenen bir ölümün sonrasında sürpriz bir biçimde ortaya çıkan itirafın farklı anlam kazanmasıyla irdelemeye çalışıyor. Bu noktada aile ve evlilik içerisinde kadının üstlendiği rol, bu rolün gerektirdiği fedakarlıklar ve bunların çekirdek aile anlayışına etkileri, farklı okumalar yapmak imkanı verirken, bu iç karartan ve çok sıradan yaşam örneğinde, sorumluluğun kadınlar üzerine bırakılmasının da altının daha güçlü bir biçimde çizilebileceğini düşünüyoruz. Yüzleşme filmiyle Yönetmen Filiz Kuka’nın iyi bilineni farklı bir biçimde yansıtmak üzere gerekli olan sinema üslubunda bazı eksikler görülüyor. Bu durum, hikayenin sıkışmasına ve temponun düşmesine neden olurken, sinema kuramının temel unsurlarına uygun bir söylem arayışı da öne çıkıyor. Büyük şehirlerimizin birçok benzer semtine girdiğinizde böylesine hikayelere ulaşmanın hiç de zor olmayacağını biliyoruz. Bu noktada Yönetmenin özellikle ölümcül bir hatayı irdelerken bu durumu, ailenin içerisinde olduğu zorluklarla birlikte yorumlayarak güçlü bir sinema dili kullanması, bu gerçeklerin altını etkileyici bir biçimde çizmesi ve özellikli finalde dramatik yoğunluk oluşturması, filmde farklı bir atmosfer yaratabilirdi.
Festivallerde başarı arayan yeni yönetmenlerin, belli kalıplara öncelik tanıdıkları anlaşılıyor. Mekanlar, kamera açıları ve aydınlatma başta olmak üzere sinema kuramına ait birçok temel unsurun kullanılma biçimi bizde böyle bir his uyandırırken, oyuncuların ortalamalarda kalan performansları ve hikayede duygusal yoğunluk yaratacak eksiklikler göze çarpan detaylar haline geliyor.
IGUANA TOKYO
Yönetmen: Kaan Müjdeci
Senarist: Kaan Müjdeci
Görüntü Yönetmeni: Mate Herbai
Kurgucu: Doruk Kaya, Yorgos Mavropsaridis
Sanat Yönetmeni: Meral Efe Yurtseven, Yunus Emre Yurtseven
Oyuncular: Saadet Aksoy, Ertan Saban, Deniz Ülkü
Yapımcı: Kaan Müjdeci, Kanat Doğramacı
Yapım Şirketi: Kaan Film, Asteros Sinema A.Ş.
Dünya Hakları: Coloured Giraffes
JAPONYA, TÜRKİYE / 2022 / DCP / Renkli / 72 Dk. / Türkçe, Japonca; Türkçe, İngilizce altyazılı
Sivasla büyük çıkış yakalayan ve bir sinema aktivisti olarak popülaritesini hiç kaybetmeyen Kaan Müjdeci’nin, Ulusal Yarışmada yer alan ikinci uzun metraj çalışması Iguana Tokyo,
Tokyo’da bir daireye kurulan bilgisayar oyununun montaj görüntüleriyle açılan film, şehrin tüm sosyal katmanlarını etkisi altına almış, her yaş ve statüden insanı kendisini içinde özgürce kaybedebildiği , sıradan bir aile için kazanan ferdin tüm aileyi yönettiği tehlikeli bir deneyim sunan, M² isimli sanal gerçeklik oyununu anlatıyor. Gerçekle fantezi arasındaki ayrım sisli bir atmosfer yaratırken, M² yaşam alanlarını kontrol edip, ailenin gündelik hayatını yeniden tanımlamaya başlıyor. Oyunda kim kazanırsa evdeki kişisel alanı büyümekte, daha büyük alana sahip olan evi de yönetmektedir. Ailenin yeni yetme ferdi 14 yaşındaki Tokyo, kendisine doğum günü hediyesi olarak sunulan bu oyunu başarıyla oynamaya başlar ve elindeki bu güç sayesinde gerçeklikle, gerçek olmasını istedikleri arasında geçişler yaşar. İnsanların gerçeklikten kolayca kaçabildiği bu yeni dünyada yalnızca hayvanlar etkisiz kalmaktadır. Ertan’ın (Ertan Saban) tutkuyla bağlı olduğu iri İguana, aile fertlerinin bu noktadaki açmazlarına tanık olabilen tek canlıdır.
Yönetmen Kaan Müjdeci bu çalışmasında, 2015 yılında büyük çıkış yakaladığı ilk uzun metraj çalışması Sivas da ki başarısını taçlandırmak üzere, bizleri de dünyanın en teknolojik başkentlerinden birine ışınlıyor. Yönetmen, gelenekler ve teknoloji ülkesi Japonya’nın görkemli şehri Tokyo’daki şık bir rezidansta yer alan daireyi ana mekan haline getirerek somutla soyutun içi içe geçtiği fantastik bir hikayeye imza atmış. Tokyo’da ne iş yaptığı belirsiz bir erkekle güzel eşi ve kızlarının oluşturduğu, uyumsuz ve sıradan bir Türkiye’den aile profiline eklenen ve bu kısıtlı hacimdeki dairede önemli bir yaşam alanı olan Iguana’nın etrafında kurgulanan Iguana Tokyo, Sofia Coppola imzalı Bir Konuşabilse ( Lost In Translation – 2003) ve Paolo Sorrontino imzalı Gençlik (Youth – 2015) filmlerinden sekansları anımsatan sahnelerle öne çıkarken, özellikle filmin alımlı kadın oyuncusu Saadet Aksoy’un Gençlik filmindeki Miss Universe’e parmak ısırtacağı havuz sekansları, akılda kalan sahnelerden birisi haline geliyor.
Sanal gerçekliğin, insanın içindeki şeytani tutkuları dışa vurmasına olan katkısı, günümüzde yaygın hale gelen yapay zekaya dair tartışmalara konu olsa da, aslında esas karmaşanın insanların uyumsuz ruh halleri ve sosyal yapılarından kaynaklandığını anlıyoruz. Bu noktada filmdeki aile bireyleri arasındaki uyumsuzluk, Tokyo’nun adeta doğal bir fon oluşturan atmosferinde, çok daha ayırt edici olurken, bu noktada, uyumsuzluğun esas kurbanı olan İguana ilginç bir metafor haline geliyor.
Yönetmen Kaan Müjdeci, Sivas’la elde ettiği başarının getirdiği özgüven ve ilişkilerle, ilginç, farklı okumalar yapmaya elverişli ve oldukça fantastik bir çalışmaya imza atmış. İguana Tokyo, filmlerden okumalar yapmaya ve sinema dilinin kodlarını çözmeye meraklı sinefiller için farklı anlamlar yaratabilecek bir çalışma.
İNSANLIK ÖLMEDİ (THE SURVIVAL OF KINDNESS – THE SURVIVAL OF KINDNESS)
Yönetmen: Rolf de Heer
Senarist: Rolf de Heer
Görüntü Yönetmeni: Maxx Corkindale
Kurgu: Isaac Coen Lindsay
Özgün Müzik: Anna Liebzeit
Oyuncular: Mwajemi Hussein, Deepthi Sharma, Darsan Sharma
Yapımcı: Julie Byrne, Rolf De Heer
Yapım Şirketi: Triptych Pictures, Vertigo Productions
Dünya Hakları: Fandango
AVUSTRALYA / 2022 / DCP / Renkli / 96 Dk./ Konuşmasız; altyazılı
2023 Berlin FIPRESCI Ödülü
2023 Belgrad Mansiyon, En İyi Yeni Oyuncu
Uluslararası yarışma kapsamındaki İnsanlık Ölmedi, Avustralyalı auteur yönetmen Rolf de Heer’in son filmi. Uluslararası prömiyerini Şubat 2023’te Berlin Film Festivali’nin ana yarışmasında yapan filmde, Siyahi bir kadını, çölün ortasına bırakılmış ve ölüme terk edildiği hurda bir römork üzerindeki kafesten, kurtulmasını, bir salgın nedeniyle meydana gelen ölümler ve beyaz adamın bunun sorumlusu sayarak siyahlara karşı uyguşadığı katliamdan kurtulmaya çalışırken izliyoruz. Siyah insanların bedensel gücü ve doğaya direnci belli ki onu ölümden korumaktadır. Siyah kadın bir şekilde kafesten kurtularak, kaçar ve onu ölüme terk edenleri bulmak için çölden dağa, şehirden şehre, salgın hastalığın ve şiddetin içinden geçmeye çalışır. Ancak bu durumdan sorumlu olan hakim güçler, ayrıcalıklarını korumak çabasındadır. Her durumda kaçmayı başaran Siyah Kadın ise, her defasında ölümden kurtulmak ve farklı bir çözüm bulmak zorundadır.. Distopik bir yol hikayesi havasındaki etkileyici, minimalist, ahlâk temelli bir tür kahramanlık hikâyesi anlatan ve pandemi sırasında çekilen İnsanlık Ölmedi, şiddeti, sonu gelmeyen ırkçılık, adaletsizlik ve sömürgeleşme konularını farklı bir sinema üslubuyla irdeliyor.
İlk kez oyunculuk yapan Mwajemi Hussein, kavrulmuş bir doğada, diyalogların bulunmadığı bir filmde ve distopik bir atmosferde, salgının harap ettiği vahşi doğada yürüyerek kurtulmaya çalışan bir kaçağı canlandırırken, etkileyici bir profil çiziyor. Bir Art house yapım görünümündeki epik bir macera olarak niteleyebileceğimiz İnsanlık Ölmedi, eksik kalan alt metinleri, görsel ve ahlaki olarak dengelemeye çalışıyor.
Irkçı şiddetin de beyaz perdeye yansıtıldığı bu film, özellikle Covid karşıtı mücadele esnasında ekonomik zorluklar içerisindeki Afrika ülkelerine karşı sergilenen duyarsızlığın, sanki bir özetini yapıyor. Finale doğru bazı tekrarlar dikkat çekici olsa da, genel olarak şiddetin irkiltici bir şekilde sinema söylemi haline getirildiğini görüyoruz. Maskeler altından sızan anlamsız seslerin diyalog haline geldiği Yönetmen Rolf de Heer imzalı İnsanlık Ölmedi, filmde yönetmenin sinema diliyle sabırla çözüm bulmaya çalışan Siyahi Kadın profilinin maskeli beyaz adamın sergilediği sorgusuz şiddet sonucu çaresiz kalarak kaderini kabullenmesini , irkiltici biçimde resmederken, bizleri de düşünmeye sevk ediyor.
ÖLÜLER İÇİN YAŞAM KILAVUZU (A GUIDE TO LIVING FOR THE DEAD)
Yönetmen: Barış Fert
Senaryo: Barış Fert
Görüntü Yönetmeni: Emre Pekçakır
Kurgu: Bünyamin Bayansal
Sanat Yönetmeni: Ertuğrul Aysel
Oyuncular: Deniz Işın, Haki Biçici, Ece Bozkaya, Muttalip Müjdeci, Caner Cindoruk
Yapımcı: İpek Erden, Emre Pekçakır
Yapım Şirketi: Vayka Film, SoberWorks
Dünya Hakları: Vayka Film
TÜRKİYE / 2023 / DCP / Renkli / 84 Dk. / Türkçe; İngilizce altyazılı
Ulusal yarışmada yer alan ve iddialı bir PR tanıtımıyla ve bazı internet platformlarının desteğiyle gündemde tutulan Barış Fert imzalı Ölüler İçin Yaşam Kılavuzu, bir ilk film. Basın tanıtımlarından anlaşıldığı kadarıyla, yönetmenin kişisel ilişkileriyle kotardığının ve maddi destek almadığının özellikle altı çizilen bu filmde Haki Biçici, Caner Cindoruk gibi isimler öne çıkıyor.
Sosyopat bir karakteri resmeden ve hislerini uzun yıllar önce kaybetmiş, adeta bir suç makinesi halindeki Deniz, İstanbul’da esrarengiz bir yazılımın peşine düşer ve kanlı bir serüvenin tetikçisi haline gelir.
Öncelikle bu filme samimiyetle destek veren Caner Cindoruk gibi deneyimli oyuncuların yeterince öne çıkmadığını ve sinkaflı diyaloglarla şekillenmiş küçük bir rolle yetindiklerini görüyoruz. Deniz rolündeki Deniz Işın’ın sergilediği oyuncu performansı da fazlasıyla eleştiriye açık. Bu durum bize göre filmin anlatım gücünü oldukça kısıtlıyor. İsmi dahi eleştiriye açık olan, zaman zaman çok itici sahnelerle öne çıkan, kısıtlı mekanlarda geçen ve Hollywood tarzı B sınıfı gerilimlere benzer cinayetlerle bezenmiş bu film, bize göre kaygısını seyirciye aktarmakta fazlasıyla yetersiz kalıyor. Bazı sahnelerde ‘foley’ olarak adlandırılan ortam sesleri bir gerilim unsuru olarak başarıyla kullanılsa da seyirci de gereken etkiyi yaratamayan zorlama planlarla akmaya çalışan bir hikaye izliyoruz.
Yurt dışında sektörel eğitim görmüş, kısa filmleriyle destek bulmuş ve sektörden elde ettiklerini sinemaya aktarmaya çalışan Barış Fert’in çabaları takdir konusu olsa da, ne yazık ki tüm bunlar yeterli olmuyor. Sahi, bu arada sormayı da ihmal etmeyelim, ‘Ölüler İçin’ nasıl bir yaşam kılavuzu olabilir?
Hikmet Vardar