The Banshees of Inisherin
Yönetmen: Martin McDonagh
Görüntü Yönetmeni: Ben Davis
Senaryo: Martin McDonagh
Oyuncular: Colin Farrell (Pádraic Súilleabháin), Brendan Gleeson (Colm Doherty), Kerry Condon (Siobhán Súilleabháin), Barry Keoghan (Dominic Kearney)
Müzik: Carter Burwell
Yapımcılar: Graham Broadbent, Pete Czernin, Martin McDonagh
Yapım Yılı ve Süre: 2022/189dk.
Yabancı dildeki cümleleri Türkçeleştirirken bazen anlam kargaşası yaratacak düzeyde farklılıklara yol açan adlandırmalara sanki bir karşılık olurcasına, Martin McDonagh imzalı ‘The Banshees of Inisherin’ ya da yaklaşık bir anlamla Türkçeleştirecek olursak Inisherin Cadısı ( buradaki cadı kavramı Kelt folklorunda, görünüşü ya da feryadıyla bir aileyi, içlerinden birisinin yakında öleceği konusunda uyaran, dişi bir ruh anlamındadır) ‘banshee’ sözcüğünü tam olarak açıklayamadığı için, filmin orijinal ismi kullanılmış olmalı. Bu noktada ‘Kelt’ kavramına da değinmek gerekirse, bu sözcük, çeşitli kaynaklara göre günümüz Britanya adalarının ilk sakinleri olarak kabul edilen ve kökleri birçok Avrupa dili ve medeniyetine kadar uzanan halkları ifade etmektedir.
Kişisel sinema anlayışım ve bu sanata olan sevgim, bazı filmleri eleştirel olarak ele almaktan beni alıkoyar. Çünkü daha ilk sahnesinden itibaren sizi atmosferine hapseden bir başyapıtla karşı karşıya kaldığınızı anlarsınız. Hemen baştan ve hiçbir cömertlik sergilemeden altını çizelim; Öyküsü, sinematografisi, İrlanda kırsalının doğal mekanları ve oyuncularıyla, ödüllü Yönetmen Martin McDonagh, gerçek anlamıyla bir sinema baş yapıtına imza atmış.
İrlanda’nın batı kıyısında, Kuzey Atlantik’de bulunan Aran Adaları bölgesindeki Inisheer’de geçen film, iki kadim dost olan Pádraic ve Colm’un arkadaşlığına odaklanıyor ve Colm’un aldığı ani bir kararla bu arkadaşlığın bir anda sona ermesini ve yine, bu dostluğu tamir etmek üzere ümitsiz bir çaba içerisine giren Padraic’in takıntılı girişimlerini beyaz perdeye taşıyor. Bu iki sıkı arkadaşın aralarında oluşan gerilim bambaşka bir noktaya doğru evrilirken, bu durum çevrelerindeki insanların da kendilerini amansız bir çıkmazda bulmalarına yol açar. Ada halkıyla ilgili kendi kişisel endişeleri olan kardeşi Siobhán (Kerry Condon) ve yerel komiserin oğlu Dominic’in (Barry Keoghan) desteğiyle birlikte, kafası karışmış ve hayal kırıklığına uğramış olan Pádraic, arkadaşlıklarını onarmaya çabalarken akıl almaz olaylara sebep olacak ve Colm’un şok edici ültimatomu ve eylemleri sonucunda olaylar gittikçe kızışacaktır.
Yönetmenin önceki filmi, ses getiren ve Francis Mc Dormand, Woody Harrelson ve Sam Rockwell performanslarıyla öne çıkan Üç Billboard Ebbing Çıkışı Missouri (Three Bilboard outside Ebbing Missouri 2017) Akademi® ödüllerine de layık görülmüştü. Tesadüfen gördüğü ve Florida’daki faili meçhul bir cinayetin Billboard’a yansımasından esinlenerek çektiği rivayet edilen bu filmle sıradan insanların yaşadıkları psikolojik travmaları başarıyla beyaz perdeye taşıyan McDonagh, bu defa geçmiş yıllara dönerek, küçük bir adada yaşanan sıkışmışlığı oyuncularının performanslarıyla doruğa taşırken, trajikomik bir etki de yaratarak filmin dramatik boyutunun tam anlamıyla anlaşılmasını güçleştiriyor.
Bu noktada Martin McDonagh imzalı senaryonun sıradan yaşamların kendi içinde yaşayarak yitip gittiği bir dünya haliyle hayatı sorgulaması, zaman zaman anlamsızlaşan bu dünya halinin yaşattığı bedelleri öne çıkartırken, sıkışmışlık hissinin getirdiği dengesiz ruh haliyle yaşanan aykırılıklar ve şiddet, yaşama dair okumalar yapmamızı kolaylaştırıyor. Erkek dünyasının arkadaşlık algılaması, zekaya dayanmayan ilişkiler ve bunların yarattığı hırslar, Siobhán’ın kadın mantığıyla örülmüş zekice yaklaşımlarını öne çıkartırken, ona da, yok uğruna yaşadığı bu adadan kurtulmak ve yeni bir yaşama yelken açarak bir anlamda kendi yolunu çizmek fırsatını sağlıyor.
Sona doğru hikayenin yavaşça sıkışmaya başladığını ve finalin nasıl bir sürpriz sunacağını düşünmeye başlıyorsunuz. Colin Farrell, Brendan Gleeson ve Kerry Condon’un sürprize yer bırakmayan performansları sizi de bu hüzün atmosferine adım adım hapsederken, en büyük sürpriz Barry Keoghan’ın canlandırdığı Dominic’den geliyor ve filme noktayı koyuyor.
Martin McDonagh imzalı “The Banshees of Inisherin” sakin bir anınızda ve bir sinema salonunda, hayata dair kişisel okumalar da yapmanıza fırsat verebilecek keyifli bir film. Düşündüren, zaman zaman hüzünlendiren, arada bir keşke şöyle de olsaymış diye düşünebileceğiniz, iyi bir sinema yapıtı izlemeye fırsat sağlayan bir yapım. Eğer sinema sanatını önemsiyor, yetenekli Yönetmen ve Yazarların elinden çıkmış usta işi hikayeleri seyretmekten keyif duyuyorsanız, işte fırsatı. Güçlü bir tavsiyeyi hak eden ve 8 dalda 9 Akademi® Ödülü adayı olan bu film, sizleri sinema salonlarına davet ediyor.
Hikmet Vardar