Tarık Akan’ı Anlattılar
Tarık Akan’ı, eski dostu, yönetmen Muzaffer Hiçdurmaz anlattı
19. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde Tarık Akan anısına gösterilen “Maden” filminin söyleşisinde usta oyuncunun eski dostu, yönetmen Muzaffer Hiçdurmaz vardı. Hiçdurmaz, hem film hem de Tarık Akan’la ilgili çok özel bilgileri festival izleyicisi ile paylaştı.
Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı’nın (TÜRSAK) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleştirdiği 19. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde çok özel bir gösterim ve söyleşi vardı.
Yakın zamanda kaybettiğimiz, Türk sinemasının usta oyuncularından Tarık Akan anısına gösterilen “Maden” filminin ardından Akan ile pek çok filmde birlikte çalışmış, efsanevî “Yol” filminin ikinci yönetmeni ve Tarık Akan’ın başrolünü üstlendiği “Çark” filminin yönetmeni Muzaffer Hiçdurmaz, festival izleyicileri ile bir araya geldi.
1978 tarihli film ile 2016 yılı Türkiyesi arasında fark olmadığını dile getiren Hiçdurmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Film 1978’de çekildi, 2016’dayız. Görüyorsunuz; olayların birbirinden hiçbir farkı yok. Bu filmi Tarık Akan anısına gösterdik ama bunu yaparken de sosyal filmlere katkısının ne kadar büyük olduğunu bir daha gördük. “Sürü”, “Maden”, “Yol” ve “Çark”; bu filmlerden. Tarık çok erken gitti ama sinemaya katkısı büyük. Geldiğinde Amerikan sinemasının Türkiye’de bir uzantısı olan parlak, yakışıklı, güzel insanların aşk filmleri vardı piyasada. Daha sonra bu değişti, toplumsal filmler yapılmaya başlandı”
Akan’ın ikinci filminden itibaren birlikte çalışmaya başladıklarını belirten Hiçdurmaz, usta oyuncu hakkında şunları söyledi: “Bir subay çocuğuydu, Bakırköylü’ydü. Bakırköy çocuğu tabiri vardı; oradaki gençler biraz daha lümpendirler. Tarık da geldiğinde pek fazla kültürlü değildi ama kendini geliştirmesini, sanata eğilmesini ve oyuncu nasıl olunur’u bildi; önemli olan da buydu”
Hiçdurmaz, Tarık Akan’ın rol aldığı “Beyoğlu Güzeli” filmindeki bir hatırayı da izleyicilerle paylaştı:
“Ertem ağabey (Eğilmez) yönetmeniydi filmin. Sete gittim, set ekibi dedi ki; Ertem ağabey Antalya’ya gitti, sen de Tarık’ı al, gel. Tarık’a gittim, ‘gidiyoruz’ dedim, uçak bileti filan alınmış, bekliyor Antalya’da ekip. Tarık ‘gelemem’ dedi. ‘Niye?’ dedim, ‘Filmim bitmedi’ dedi. Israr ettim, ikna edemedim, ben atlayıp Antalya’ya gittim. Ertem ağabey de serttir. O yüzden yalan söyledim; Tarık işi bitince arabayla gelecekmiş, dedim. Ama ertesi gün gerçekten ağabeyinin arabasıyla geldi Tarık. Fakat deli Ertem ağabey ‘kovun’ dedi; ‘Bana dün lazımdı, bugün işime yaramaz’. Ve hemen Kartal’ı (Tübet) çağırdı o rol için. Onunla Antalya’da 15 gün çalıştı. İstanbul sahneleri için döndüğümüzde ise Berker İnanoğlu, Kartal’a silah dayadı ‘Benimle sözleşmen var, başka filmde oynayamazsın’ diye. İşte o zaman da Ertem ağabey yeniden Tarık’a döndü, onunla çalıştı.”
19.Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde 19 Aralık Pazartesi…
Ünlü İspanyol oyuncu Raúl Arévalo’nun ilk kez kamera arkasına geçtiği “Sabırlı Adamın Öfkesi” (Tarde Para La Ira), hayli sert bir intikam hikayesi. Başarısız bir soygun girişiminde karısını kaybeden bir adam, intikam için ne kadar ileri gidebilir? Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nin Ufuklar bölümünde yapan film, İspanya’nın bu yılki en önemli sürprizlerinden biri. Film, saat 11:00’de Atlas Sineması’nda gösterilecek.
Dünyadaki açlık sorununa bambaşka bir bakış; bu sorunu böcek yiyerek aşabilir miyiz? Soruyu, “Böcekler” (Bugs) adlı filmi ile yönetmen Andreas Johnsen soruyor. Sadece o değil elbette; bilim insanları, yüzyıllardır birçok millet tarafından bir gıda maddesi olarak tüketilen böceklerin protein kaynağı olarak tüm dünyada tüketilebileceğini önermiş, Birleşmiş Milletler de bu fikri desteklemiş. Johansen de bundan hareketle Nordic Yiyecek Laboratuvarı’ndan bir ekiple dünyanın dört bir tarafını dolaşarak böceklerin, yemek kültürleri içindeki yerini inceliyor. Filmin, gösterimi saat 13:30’da Atlas Sineması’nda ve gösterim öncesindeki sunumu ise Gastro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nilhan Aras tarafından gerçekleştirilecek.
“Gastronomi Randevusu” seçkisinin en göze çarpan filmi; “Türk Mutfağına Övgü” (The Turkish Way), dünyanın en iyi restoranlarından El Celler de Can Roca’nın sahibi, Roca kardeşlerin Türk mutfağını keşif hikâyesi. Türkiye’nin önde gelen şeflerinin ve gastronomi üzerine birikim sahibi isimlerin eşlik ettiği bu gezi, bizim için de kendi mutfağımızı, uzmanların gözünden yeniden tanıma ve anlama şansı sunuyor. Film, saat 16:30’da Mehmet Gürs’ün sunumuyla Atlas Sineması’nda özel bir gala ile seyirci karşısına çıkacak.
Festival takipçilerinin gözdelerinden Isaki Lacuesta’nın, senaryolarında genelde birlikte çalıştığı Isa Campo ile yönettiği son filmi “Yeni Bir Hayat” (La Propera Pell), Malaga Film Festivali’nde altı dalda ödül kazandı. Kaybolduktan sekiz yıl sonra ailesinin yanına dönen bir çocuğun hikâyesini anlatan film, aile draması ve gerilim öğelerini kullanarak tamamen yeni, kişisel ve benzersiz bir anlatım kurmayı başarmış. Filmin gösterimi saat 19:30’da Atlas Sineması’nda gerçekleşecek.
Günün son gösterimi, Locarno Film Festivali’nin keşfettiği genç ve yetenekli sinemacılardan Arjantinli yönetmen Milagros Mumenthaler’in, dünya prömiyerini Locarno Film Festivali’nde yaptığı “Göl” (La idea de un lago). Filmin gösterimi saat 21:30’da yine Atlas Sineması’ında gerçekleşecek. Aile bağları, geçmişle ilişkimiz ve kayıp üzerine, artistik yönü güçlü bir film olan “Göl”, 35 yaşındaki fotoğrafçı Ines’in çocukluğundan beri tuttuğu, fotoğraf, şiir ve notlardan oluşan defteri, onun hakkında çok şey anlatıyor. Onun ve 1977’de diktatörlük döneminde kaybolan babası hakkında…