Sait Faik Abasıyanık’tan Küçük İnsana Dair Büyük Hikâyeler…
“Kimseler âşık değil mi bu şehirde?”
Modern Türk öykücülüğünün kurucu isimlerinden, edebiyatımızın en özgün ve ayrıksı seslerinden Sait Faik Abasıyanık’ın eserleri Can Yayınları etiketiyle okurla buluşmaya devam ediyor. Kendine özgü yalın ve akıcı öykülerinde okuru şaşırtan, insanı ve doğayı bütün içtenliğiyle anlatmaktan geri durmayan, her şeyin merkezine insan sevgisini koyan usta yazarın bu ay okurla buluşacak kitapları Havada Bulut, Havuz Başı, Mahkeme Kapısı ve Sarnıç.
Sokakların, kıyıların ve yalnız ruhların yazarı Sait Faik Abasıyanık’ın dört kitabı haziran ayında da Can Yayınları etiketiyle okurla buluşmayı sürdürüyor. “Kökü kendinden olan” bir yazar olarak cumhuriyet dönemi edebiyatımızda bir mihenk noktası olarak belirirken çağdaş öykücülüğümüzün de temellerini atan Sait Faik’in haziran ayında okurla buluşacak eserleri Havada Bulut, Havuz Başı, Mahkeme Kapısı ve Sarnıç.Balıkçılardan memurlara, çocuklardan hayalcilere… Hayatın tam orta yerinden hikâyeler…
Havada Bulut: “Beğendiğim cümleleri hatırlamıyorum bile…”
“İnsan düşünürken güzel cümleler yapıyor ne iyi fikirler hatırına geliyor ne meseleler hallediyor… Halbuki, düşündükten sonra yazı yazmaya koyulduğum zaman aynı cümleleri, yani o zaman beğendiğim cümleleri, hatırlamıyorum bile… Yazmanın çok enstantane bir düşünce olduğunu biliyorum. Onu söylemek istemedim. Farz et ki, bir kırdasın. Cebinde kalem kâğıdın yok. Yazı yazmayı kurmuşsun. Eve gidince şöyle bir şey yazayım demiş, düşünmeye dalmışsın. İşte bu anları kastediyorum.”
#insanmanzaraları #küçükinsan #şehir #bilinçdışı #içdünya #çağrışım
Havuz Başı: “Kimseler âşık değil mi bu şehirde?”
“Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem. Havuzun suyu bulanık. Kapının saatleri on ikiyi geçmiş. Kanepelerde kimseler yok. Tramvay ne fena gıcırdadı! Tramvaydaki adam bir tanıdık mıydı, acaba? Ne diye öyle dönüp dönüp baktı? Yoksa kimseciklerin oturmadığı kanepelerde bu saatte yalnız pek başıboşlar mı oturur? Kimseler âşık değil mi bu şehirde? Kimseler, bir meydanın kanepesinde kimseyi beklemeyecek mi, yüzünü bir dakika görmek için kimsenin?”
#insanmanzaraları #küçükinsan #şehir #bilinçdışı #içdünya #çağrışım
Mahkeme Kapısı: “İnsanın başına şu dünyada her şey gelir.”
“Ayakları çıplak, ceketsiz, saçları karmakarışık iki çocuk, şurada burada bıyıkları bobstil bir genç; fakat onun da henüz sakalı çıkmamış, güzelce de giyinmiş, yüzüne bakmaya bile gelmiyor. İnsana, ‘Ne bakıyorsun ulan, adam görmedin mi hiç?’ deyiveriyor. ‘Yok kardeşim, geçmiş olsun. İnsanın başına şu dünyada her şey gelir. Bizimki gazetecilik… Ne yaparsın?’”
Mahkeme Kapısı, Sait Faik Abasıyanık’ın 1942 yılında Haber gazetesi için bir ay boyunca adliye mahkemelerinde takip ettiği olayların, bir fırsatını bulup konuştuğu kişilerin hikâyelerini barındırıyor.
#mahkeme #çocuklar #suç #kimsesizler
Sarnıç: “İnsanı yapan eden hayal etmek.”
“Bir şey düşünmeye başladığı zaman, bütün vücudu ve ruhuyla düşünürdü. Midesi bozulurdu. Kalbi her zamankinden çok vururdu. Uyuyamazdı. Elleri terlerdi. Ağlamak, sonra gülmek isterdi. İşte nöbet geçmişti. Artık rahattı. Otobüsün camına kafasını dayadı. Yine hayal etti. Hayal etmek kadar güzel şey yoktu. İnsanı yapan eden hayal etmekti.”
#insanmanzaraları #küçükinsan #şehir #bilinçdışı #içdünya #çağrışım