Kısafilm

Mustafa Hakkında Her Şey

İlk filminin karşılaştığı şanssızlığa karşın, ikinci uzun metrajı olan Mustafa Hakkında Her Şey, Çağan Irmak’ın aceleye gelmiş kararlarla yargılanmadan önce ne yapmak istediğini, sinemada söylemek istediği bir sözü olup olmadığına dikkat etmek gerektiğini düşündürtüyor…

MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY

 

Yönetmen:Çağan Irmak

Senaryo: Çağan Irmak

Oyuncular:Fikret Kuşkan (Mustafa), Nejat İşler (Fikret), Başak Köklükaya (Ceren), Şerif Sezer (Mukadder), Zeynep Eronat (Selda)

Görüntü Yönetmeni:Selahattin Sancaklı

Müzik: Mor ve Ötesi

Yapım: Abdullah Oğuz

Yapım:ANS/2003

Yakın geçmişin neredeyse kült ilan edilen televizyon dizi filmlerinden Asmalı Konak’ın  yönetmenliğini yapan Çağan Irmak, ilk uzun metrajlı filmi Bana Şans Dile’yi vizyona sokamamıştı. Çağan Irmak, daha sonra bir fenomen haline gelen Asmalı Konak dizisiyle adını duyurmaya ve medya tarafından tanıtılmaya başladı. Bana göre bir dizi film için abartılı kaçan kamera hareketleri ve klasik müzik tutkusu, kimilerine göre dizinin başarısındaki önemli etmenlerdendi. Şüphesiz bir televizyon dizisinin, hele Asmalı Konak gibi milyonların gönlünde taht kurmuş bir dizinin yönetmenliğini yapmak, böyle bir deneyim yaşamak kuşkusuz yararlıdır. Ama bu deneyimin, sizin aynı zamanda iyi sinema filmleri kotaracağınız anlamına da geldiğini düşünmemek gerekiyor. İlk filminin karşılaştığı şanssızlığa karşın, ikinci uzun metrajı olan Mustafa Hakkında Her Şey, Çağan Irmak’ın aceleye gelmiş kararlarla yargılanmadan önce ne yapmak istediğini, sinemada söylemek istediği bir sözü olup olmadığına dikkat etmek gerektiğini düşündürtüyor. Asmalı Konak’ta Abdullah Oğuz ile başlayan yapımcı yönetmen ilişkisi bu filmde de devam ediyor. Ayrıca ANS’nin ortağı olması sıfatıyla Doğan Medya grubunun da desteğini arkasına alan Çağan Irmak, filmden de görüldüğü üzere yapım açısından her hangi bir zorlukla karşılaşmamış. Filmin başrollerinde Fikret Kuşkan, Nejat İşler, Başak Köklükaya, Şerif Sezer, Zeynep Eronat gibi isimler rol almışlar. As kadronun neredeyse yarısı Çağan Irmak’ın yakından tanıdığı oyunculardan oluşuyor. Çünkü gerek Şerif Sezer, gerekse de Zeynep Eronat, Asmalı Konak dizisinin değişmez ve ana kadrosunu oluşturan oyuncularındandı.

Film ana hatlarıyla görünür bir sorunu yokmuş gibi yaşayan bir ailenin yaşamına odaklanıyor. Mustafa başarılı bir iş adamıdır. Bir reklam ajansının sahibidir. Çok hırslı ve tahammül edilmesi zor bir insandır. Güzel, kaliteli karısı ve sevimli erkek çoçuğuyla yüksek tabaka koşulları içinde bir yaşamı vardır. Yaşamında pek çok insanın hayalini süsleyebilecek her şeye sahiptir. Fakat yaşamı hiç tahmin edemeyeceği şekilde bir anda kabusa döner. İşyerindeyken karısıyla yaptığı telefon konuşmasından kısa bir süre sonra yeniden telefonu çalar. Karısı trafik kazası geçirmiş ve ölmüştür. Bir anda yıkılan Mustafa, aceleyle hastaneye gider. Karısını teşhis ettikten sonra polisler kazada ağır yaralanan ve karısının yanında olan adamı tanıyıp tanımadığını sorarlar. Adam karısının aşığıdır ve kaza anında birliktedirler. Çılgına dönen Mustafa intikam hırsıyla yanıp tutuşmaya başlar. Hastaneden para karşılığı elde ettiği bir hastabakıcı aracılığıyla karısının gizlice birlikte olduğu adamı takibe alır. Fikret ismindeki bu genç adam, aslında bir taksi şöförüdür ve varoş insanıdır. Mustafa karısının cenaze törenine de katılmaz. Fikret hakkında her türlü bilgiyi edinen Mustafa, genç adamı hastaneden çıktıktan sonra bir gece işe giderken silah zoruyla kaçırır ve zaman zaman gittiği sayfiye evine götürür. Burada adamla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya başlar. Üstelik Fikret’le karısı Ceren, sık sık bu evde birlikte olmuşlardır. Mustafa’nın amacı Ceren ile Fikret’in neden ve nasıl birlikte olduğunu anlamak ve sonra da adamı öldürmektir. Bu arada avının moralini daha da bozabilmek için, bahçede ona bir mezar kazmıştır. Mustafa ile Fikret arasındaki hesaplaşma, aslında Mustafa’nın kendisiyle yüzleşmesi için bir fırsat hazırlamıştır. Bir türlü hafızasından kazıyamadığı çocukluğuna ilişkin kabuslar, yaşamında hep onu takip etmektedir. Mustafa’nın ağabeyi özürlü bir çocuktur. Babası, o küçük bir çocukken onları terketmiştir. Mustafa çocukluk yıllarında, evdeki mutsuz yaşamın sorumlusu olarak gördüğü bu özürlü ağabeyi yastıkla boğarak öldürür. Annesi her şeyi  bilmesine karşın yıllarca bilmiyormuş gibi davranmıştır. Aslında, hem kendisine yalan söyleyen hem de gerçeklerden kaçmak için acımasız bir kimliğe bürünen Mustafa, yaşadığı olaylar sonucunda arınarak kendi yaşamındaki açmazları fark etmeye başlar. Bu arada Fikret’i de öldürmekten son anda vaz geçmiştir.

Film yaklaşık iki saat on dakikalık süresiyle aslında sıkıcı olmadan ve ilgiyi üzerinde tutabilerek devam ediyor. Fakat diğer yandan ele alınan öykü ve yönetmenin anlatmak istedikleri açısından filmde her şey tıkır tıkır işlemiyor. Ceren’in kolayca kocasını aldatması, neden intikam almaya bu denli dolu oluşu ve bunu başka bir erkekle yapması tam olarak karşılığını bulamıyor. Kocasını aldatmak için bir taksi şöförünü, kendi sınıfından olmayan bir insanı seçmesi tam anlamıyla bir zorunluluk olarak görünmüyor. Şüphesiz Çağan Irmak filmde bunun altını dolduracak nedensellikler bulmaya çalışmış. Örneğin gittikleri lüks restoranda Mustafa’nın bir garsona sinirlenip olay çıkarması veya konuşmalarında alt sosyo kültürel guruplar için aşağılayıcı konuşmalar sarfetmesi, sürekli meşgul ve çok çalışan bir koca olması v.b. Gene de bu şematik yaklaşımlar, Ceren’in kendi sınıfından onu anlayacak her hangi bir kimsenin olma ihtimalinin olmamasını açıklamadığı gibi, bu tarz bir kadının intikam alabilmek için her hangi bir taksi şöförünün peşine kolaylıkla takılmasını açıklamıyor. Yoksa Ceren’de de, farkında olmadan kendi sınıfının koşulları gereği üstten bakan, kendisine ve temsil ettiği değerlere bilinç altında özenen bir kişinin zayıflığını kullanma içgüdüsü mü öne çıkıyor? O da kendisini hiç dinlemeyen kocasından intikam alabilmek için sürekli kendisini dinleyen bir taksi şöförüyle mi beraber olmayı tercih ediyor. Film, başarılı ama geçmişinden kaçmaya çalışan bir adamın öznel dünyası üzerinde yoğunlaşırken, aslında bireysel ve psikiyatrik analizlerin dozunu kaçırıyor ve av ile avcı ilişkisini ortaya çıkaran koşulların altını filmde yeterince doyuramıyor. Mustafa ile Fikret’in yazlık evdeki beraberlikleri neredeyse Binbir Gece Masalları’ndaki Şehrazat’la Padişah’ın öyküsüne benzemeye başlıyor. Ama bu defa her iki tarafta da birer erkek duruyor. Fikret, biraz daha hayatta kalabilmek için ya yaşananları bir defada anlatmıyor ya da olayları çarpıtıyor. Çağan Irmak, filminin Türk Toplumundaki ırkçı bakış açısına bir karşı çıkış olduğunu ileri sürüyor. Bir gün gördüğü bir haberde 25 yaşındaki bir gencin “Biz Özal dönemi çocuklarıyız. Şık ve trendy olmak zorundayız. Böyle olmayanlar piyasadan çekilsin” dediğini belirtir. Çağan Irmak kavramları biraz karıştırsa da ona göre bu davranış düpedüz ırkçılıktır. O, Mustafa Hakkında Her Şey filmiyle “yoksul insanlara yaşama hakkı tanımayan aşağılık burjuvazinin eleştirisini yapmaya çaşıyorum. Yapıyor muyum, başarabilir miyim, bilmiyorum. Mustafa Hakkında Her Şey, etrafına şiddet saçan insanlar hakkında her şey aslında. Bir de insan olmakla, insanların hatalarıyla ilgili olduğu için benim özür dileme filmim. Yaşamım boyunca kırdığım insanlar üzerine bir özür dileme filmi bu” diyerek filmini savunuyor.

Film yapmak, görüntülerle öykü anlatmak şüphesiz kolay bir şey değil. Öncelikle yetenekli olmak, biriktirmek, gözlemcilik v.b. özellikler gerektiriyor. Çağan Irmak, sinemanın kendisini ifade edebilmede çok daha özgür hissettiği bir alan olduğunu söylüyor. Irmak, uzunca sayılabilecek süresine karşın filminin öyküsünü anlatma konusunda bir başarı tutturur gibi görünse de; filmde kuramadığı sinema dili yüzünden zaman zaman müsamere sınırlarında geziniyor. Diğer yandan filmin teknik ve estetik koşullar açısından yeterince özenli kotarıldığının altını çizmek gerekiyor. Özenli görüntüleri, kaliteli ses işlemleri ve özellikle oldukça gerçekçi kotarılmış kaza sahnesi gibi bir filmin olmazsa olmaz koşulları açısından ortada makul bir düzey var. Ama bunlar da bir filmin en azından azgari düzeyde tutturması gereken unsurlar olduğu için, gerisinde ise söyleyebilecek fazla bir şey kalmıyor.

Bülent VARDAR

1961, Ankara doğumlu. 1983 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü, Sinema-TV-Fotoğrafçılık Ana sanat Dalı'ndan mezun oldu. Aynı üniversitede Yüksek Lisans, Marmara Üniversitesi'nde Sanatta Yeterlik yaptı. 1989 yılında yaptığı “Gemi Adamları”, 1991 yılında yaptığı “Geleneksele Dönüş” (TRT 2, İZ TV), 2002 yılında yaptığı “Zührap Usta” (CCN TÜRK) adlı belgesel filmleri yönetmiştir. 2000 yılında Beta Yayınevi tarafından basılan “Sinema ve Televizyon Görüntüsünün Temel Öğeleri”, “20.YY’ın Son Beş Yılında Türk Sineması” (2015), “Sinemada Ses ve Müzik”, “Yaşama Sarılmış Bir Serüven Tuncel Kurtiz (2010), “Ediz Hun” (2012) ve “Bir Sinema Arkeoloğu Burçak Evren” (2012) isimli kitapları bulunmaktadır. Sinema konusunda pek çok film eleştirisi ve makalesi bulunan Vardar, ayrıca film, reklam filmi, televizyon yapımı ve reklam/tanıtım fotografı alanında görüntü yönetmenliği ve aydınlatma tasarımı çalışmaları; Ferhan Şensoy'un "Varsayalım İsmail" dizisinin Işık yönetmenliğini de yapmıştır. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema-TV Bölüm Başkanlığı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürlüğü ve Okan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı olarak görev yapmış ve halen Beykent Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema (TR) Bölüm Başkanı olarak çalışmaktadır. [ Bütün Yazılar ]

Yukarı SB
error: Content is protected !!