Kısafilm

metronome-movie

Metronom

Metronom Film Analizi

Yönetmen: Alexandru Belc

Görüntü Yönetmeni: Tudor Vladimir Panduru

Metronom

Senaryo: Cristian Mungiu

Oyuncular: Mara Bugarin, Serban Lazarovici, Vlad Ivanov, Mihai Calin,

Yapımcılar: Cristian Mungiu, Tudor Reu

Yapım Yılı ve Süre: 2022/102 dk.

Devrik diktatör Nikolay Çavuşesku’nun 1970’ler Romanya’sı, dış borcu olmayan, vatandaşlarına temel gereksinimlerin ücretsiz sunulduğu, ancak dikta rejimiyle idare edilen bir yokluklar ülkesiydi. Günümüzdeki iletişim imkanları bulunmasa da, eğitim düzeyi yüksek insanların ülkesi olan bu Doğu Avrupa ülkesi, diktatörün devrilerek 25 Aralık 1989‘da idam edilmesiyle farklı bir döneme girerek demokratikleşti ve günümüzde Avrupa Birliği’ne üye olmak şansını elde eden bir Doğu Avrupa ülkesi haline geldi. Artık her şey bulunabilir hale gelse de sıradan yaşamlar için işlerin çok daha iyi olduğunu söylemek halen oldukça zor.

1980’lerin başında bir mühendis ya da doktorun maaşıyla birkaç paket yabancı menşeli toptan sakız ya da benzer tüketim malzemesi alınabilen ancak, eğitim, sağlık, barınma gibi temel hizmetlerin ücretsiz olduğu bu diktatoryal dönemi, Yönetmen Alexandru Belc kendi üslubuyla anlatıyor. Özellikle böyle dönemlerin acımasız yüzünü, yedince sanatın gücüyle beyaz perdeye aktararak. Bu noktada sıradan konuların nasıl yaşamsal bir hale dönüştüğünü çarpıcı bir biçimde izliyoruz. Yönetmen Belc, iki genç insan özelinde Romen usulü bir ilk aşk ilişkisine tanıklık etmeye hazırlanan seyirciyi adeta omuzlarından tutarak şiddetle silkelemeye başlıyor. Son derece insani gereksinimlerin, kasıtlı ellerde nasıl bir çaresizlik atmosferine dönüştüğünü başarıyla beyaz perdeye aktararak.

Romen Yönetmen Alexandru Belc imzalı Metronom ya da özgün adıyla Radyo Metronom, bizi 1972 yılı sonbaharına götürüyor. Ailesiyle Almanya’ya göç edecek erkek arkadaşı Sorin’le (Serban Lazarovici) ayrılmak üzere olan Ana (Mara Bugarin) ailesinin tüm itirazlarına karşın birlikte bir ev partisine katılarak müzik dinlemek ve hoşça vakit geçirmek istemektedir. Sorin’in itirazına karşın, bu partide son kez karşılaşarak birlikte olurlar. Ancak muhalif yayın yapan bir Avrupa radyosuna gönderilmek istenen mektup ve bu durumun polise ihbar edilmiş olması işlerin karışmasına ve olayların bambaşka bir boyut kazanmasına neden olacaktır.

Metronom

İnsanlar yaşananlardan tarih boyunca ders almadıklarını savaşlar ve diğer felaketlerde yaşanan akıl almaz can kayıplarıyla tekrar tekrar gösteriyorlar. Özellikle böyle sistemlerin her kademedeki devlet görevlisine tanıdığı yetkiler ve bunların kullanılma biçimi beraberinde, özellikle insanlığa karşı suçlar işlenmesinin temel nedenlerinden birisi haline geliyor. Bürokraside belli görevleri olan insanlar kendisine göre yorumlar getirerek belki amaçlananın çok dışında uygulamalara da yol açabiliyorlar. Ancak polis ve asker gücüyle yönetilen ve insanlara büyük acılar çektiren bu rejimler sonuç olarak yok olsa da, bu durumun esas kaybedeni toplumlar ve bu ülkelerin sosyal ve ekonomik yapısı oluyor.

Doğal olarak bu noktada insana yakışan en iyi idare biçimi olarak tarif edilen demokrasinin de bazı zaafları ortaya çıkıyor. Özellikle demokrasinin beşiği sayılan ülkelerdeki uygulamalar temelinde değerlendirilecek olursa, her sistemin kendi elitini ve bürokratik yapısını yarattığı ve bu nedenle ortaya çıkan uygulamaların da kişiselleştiği günümüzde de kolaylıkla izlenebilir. Günümüzde Avrupa birliğinin lokomotifi sayılan Almanya’da dahi bürokratik bir çözüm içim muhtelif sıkıntılar yaşandığı ve daha iyisini elde etmek bir yana kolaylıkla çözülebilecek işlerde dahi ciddi cezalarla karşılaşılabileceği görülebilir. Özellikle Avrupa Birliği’ne girerek çağ atladıkları sanılan bu ülkelerde de, parası olanlar tüketim ekonomisinin nimetlerinden yararlanırken, Avrupa Birliğinin kendisine has normları, fakirin daha fakirleştiği ve üretimin adeta yok olduğu bir düzeni önlemeye yetmiyor.

Toparlayacak olursak 2022 Yılında yapılan Cannes Film Festivalinde Belirli Bir Bakış bölümünde yarışarak En İyi Yönetmen Ödülüne uzanan, Festivallerde 7 adaylık ve 4 Ödül kazanan Metronom, özellikle etkileyici göz altı sahneleriyle öne çıkarken, 1970’lerin Romen küçük burjuva yaşamını başarıyla beyaz perdeye taşıyor. Ancak sinema kuramı bakımından önemli eksikleri olduğunu da görüyoruz. Hikayenin devamlılığı, sinematografisi ve anlatım biçimiyle kopukluklar hemen göze çarpsa da, belirli sahnelerde öne çıkan bir dramatik yoğunluğun filmi alıp götürdüğünü görüyoruz. Bu noktada festival filmi formatına daha yakın düşen bir sinema diliyle, film, sinema sanatını önemseyen seyirciler içinde farklı ve özgün bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Hikmet Vardar

Yukarı SB
error: Content is protected !!