Köprüde Buluşmalarda Ödüller Dağıtıldı
Köprüde Buluşmalar’ın Yapım Aşaması Atölyesi’nde Kaygı filmi, ödülün sahibi oldu…
Köprüde Buluşmalar’da Anadolu Efes Ödülü’nün sahibi “Kaygı” oldu
35. İstanbul Film Festivali kapsamında, Anadolu Efes’in katkılarıyla profesyonel sinemacıları bir araya getiren ortak yapım marketi “Köprüde Buluşmalar” bu yıl 11’inci kez düzenlendi. Yapım Aşaması Atölyesi’ne katılan Kaygı filmi Anadolu Efes Ödülü’ne layık görüldü.
Türkiye’den ve komşu ülkelerden yapımcı, yönetmen ve senaristleri, uluslararası sinema profesyonelleriyle bir araya getiren Köprüde Buluşmalar’ın Yapım Aşaması Atölyesi’nde jüri tarafından seçilen Kaygı filmi, Anadolu Efes tarafından filmlerin tanıtımı için üç yıldır verilen 30.000 TL değerindeki ödülün sahibi oldu. Kazanan filmin yönetmeni Ceylan Özçelik’e ödülünü Anadolu Efes Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Simge Balaban takdim etti.
Konuşmasında, Köprüde Buluşmalar’a desteklerinin yanı sıra, İstanbul Film Festivali’nde 29 yıldır “Türkiye Sineması ve Ulusal Yarışma” tema sponsoru olduklarını belirten Balaban, “Destekçisi olduğumuz Köprüde Buluşmalar platformu Türkiye’de sinemanın gelişimi açısından büyük bir önem taşıyor. Geçtiğimiz yıllara dönüp baktığımızda Köprüde Buluşmalar atölyelerinden çıkan birçok filmin yurtdışında önemli festivallerde ödül kazandığını görüyoruz. Bunun yanı sıra, bu sene “Ulusal Film Yarışması”nda yarışan 11 filmin 5’inin Köprüde Buluşmalar’dan çıktığını görmek mutluluk verici” dedi.
35. İstanbul Film Festivali kapsamında Anadolu Efes’in destekleriyle düzenlenenKöprüde Buluşmalar, bu yıl 8-14 Nisan tarihleri arasında 11. kez gerçekleştirildi. Pek çok panel ve söyleşinin yanı sıra, Film Geliştirme ve Yapım Aşaması Atölyelerinde festival boyunca yapılan sunumların ardından, ödül ve fon desteği alan proje ve filmler dün akşam Cezayir Restoran’da yapılan bir resepsiyonla duyuruldu.
Film Geliştirme Atölyesi katılımcılarından yapımcı Müge Büyüktalaş, Perihanprojesiyle 10.000 dolar değerindeki Köprüde Buluşmalar Destek Ödülü’ne layık görülürken, Ali Vatansever, Saf isimli projesiyle Melodika Ses Post Prodüksiyon Ödülü’nün sahibi oldu. Kül Mektup adlı projesiyle 4 aşamalı Akdeniz Film Enstitüsü (MFI) Senaryo Atölyesi Ödülü’nü alan Lusin Dink’in yanı sıra, Onur Saylak ve Doğu Yaşar Akal, ilk uzun metraj projeleri Daha ile Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.
Yapım Aşaması Atölyesi projelerinden Kaygı’nın yönetmeni Ceylan Özçelik, yapımcıları Emre Oskay, Adnan Şapçı ve Sadık Ekinci’ye, filmlerinin tanıtımı için 30.000 TL tutarındaki Anadolu Efes Ödülü sunuldu. Bu yıl Yapım Aşaması Atölyesi’nde ilk kez verilen, filmlerin renk düzenleme ve online kurgu işlemlerini değerlendiren Digiflame Ödülü, Eşik filminin yönetmeni ve yapımcısı Erkan Tahhuşoğlu’na ve ortak yapımcıları Ayhan Salar’a verildi. Mr. Gay Suriye filmi ile yönetmen Ayşe Toprak ve yapımcı Cem Doruk, Başka Sinema Ödülü’ne layık görüldü.
Suzan Avcı: “Bütün derdim sinemaydı”
Yeşilçam’ın en parlak dönemlerinde oynadığı rollerle Türkiye sinema tarihine izini bırakan Suzan Avcı, festival kapsamında yazar ve şair Murathan Mungan’la bir araya geldi. Bu yıl festivalin Sinema Onur Ödülleri’nden birini alan Suzan Avcı, sinema kariyerini en baştan başlayarak anlattı. Daha 13 yaşında annesinden gizli dönemin dergilerine fotoğraf yollayarak yarışmalara katıldığını anlatan Avcı, o dönemlere dair hayallerini şöyle aktardı: “Bütün derdim sinemaydı. ‘Kaçarı yok, artist olacağım’ diyordum hep.” Bu hayal uğrunda çok çalıştığını ve bugün sahip olduğu yere dişi tırnağıyla geldiğini söyleyen oyuncu, “Ben işime aşkla bağlı bir oyuncuydum. Hayatım boyunca hep koşturdum. Bir günde üç filmin çekimine gittiğimi bilirim” dedi ve ekledi: “O mülayimlikten filmlerimdeki fettanlığa nasıl döndüm, bilmiyorum.” Avcı, o günlere dair bir diğer hayalinin de Neriman Köksal’ın yerini almak olduğunu söyledi. Aydın Arakon’un yönettiği Şehvet Uçurumu adlı filmle yıldızı parlayan Suzan Avcı, oyunculuk kariyerine dönüp baktığında aklında kalan bir rolün olmadığını söyledi: “Keşke şu rolü de oynasaydım dediğim bir rol yok. Çünkü oynamadığım rol kalmadı.” Neriman Köksal, Suzan Avcı gibi Yeşilçam’ın ‘kötü kadınları’ olarak anılan oyuncuların “birer özgür kadın imajına dönüştüklerini” söyleyen Murathan Mungan, teninin hakkını veren bu oyuncuların LGBT bireyler için de önemli imgeler olduklarını belirtti. Söyleşide, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden yönetmen Ülkü Erakalın da anıldı. Mungan, Erakalın’ı şu sözlerle hatırladı: “Aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni, çocukluğumuzda hakkı olan bir yönetmendi.” Oturumun sonunda ise Murathan Mungan, Suzan Avcı’ya şu sözlerle teşekkür etti: “Gözleri yıldızlarda ve beyazperdede kalmış bir çocuk olarak bir kez daha Suzan Avcı’ya teşekkür ederim.”
Festivalde Son Kez!
Bu filmlerin son gösterimlerini kaçırmayın!
Ansızın – 11.00, Feriye Sineması
Bir Aile Filmi – 16.00, Rexx Sineması Salon 1
Ezgiler Ezgisi – 11.00, Rexx Sineması Salon 5
Francofonia, 13.30, Rexx Sineması Salon 1
İçinde Biraz Kırmızı olan Mavi Renkte Yağmur – 16.00, Akbank Sanat
Kosmos – 13.30, Feriye Sineması
Küçük Adamlar – 21.30, Beyoğlu Sineması
Steve Jobs: Makine Değil İnsan – 21.30, Fitaş Sinemaları Salon 6
Zeki Demirkubuz: “Kor, yaşamın kendisi aslında.”
Zeki Demirkubuz’un “Altın Lale Uluslararası Yarışma”da yer alan yeni filmi Kor, yönetmen ve oyuncularının katılımıyla gösterildi. Filmlerindeki anlatım arayışıyla ilgiliDemirkubuz “Gerçekle gerçeğe bir sadakat duyarak ilgilenmek o kadar zor bir şey ki…” dedi. Filmin ismine dair ise “Kor, yaşamın kendisi aslında. Birçok şey oluyor hayatımızda: Kötülükler, ihanetler, riyakarlıklar… Ama işin sonunda Türkiye her şeyi tatlıya bağlıyor. Yatıyor, uyanıyor, duş alıyor falan… İşte bunu nasıl ifade edebilirim diye düşünürken, yani filmin adını koymaya çalışırken, yine o kadar zorlandım ki… Sadece farkedenlerin farkettiği, yaşamın içinde gizli o acı, bana kor duygusunu hatırlatıyor” dedi. Filmin ortaya çıkmasına neden olan duyguya dairse şunları paylaştı: “Bütün bu yaşadıklarımızın sonunda geldiğimiz yer çaresizlik duygusu aslında; ama o noktaya nasıl geldiğimizi anlama çabası bana bu filmi yaptıran şey oldu. Burası belki de yeryüzünde doğruların, iyinin, güzelin en çok dillendirildiği ülke; ama aynı zamanda kötülüğün, riyakarlığın, ikiyüzlülüğün, yalanın da en çok yaşandığı ülke belki de. Bunun sebeplerini kolay referanslara başvurmadan anlamaya çalışıyorum işte.”
Katliamlarda yakınlarını kaybedenlerin mücadelesi
“Ulusal Belgesel Yarışma” filmlerinden Kayıp Zamanlar, yönetmeni Faysal Soysal’ın katılımıyla İtalyan Kültür Merkezi’nde gösterildi. Yönetmen, Yugoslavya İç Savaşı sırasında yaşanan Srebrenitsa ve Prijedor katliamlarında yakınlarını kaybedenlerin mücadelesini anlatan belgeselin çekimlerine iki yıl önce başladıklarını paylaştı. Sinema da dahil olmak üzere sanatın politik söylemden uzak durması gerektiğini düşünen Soysal, katliamlara politik açıdan bakmak yerine, yaşananlara şahit olmuş kişilerin gözünden bakmayı tercih ettiğini söyledi ve şöyle ekledi: “İnsanların dünyasına dokunmak ve evrensel bir dil yakalamak daha önemliydi.”
Masalların peşinde
Emin Fırat Övür’ün yüzlerce yıldır anlatılan anonim masalları takip ettiği belgeseli Anadolu Masalları, “Ulusal Belgesel Yarışması” kapsamında Beyoğlu Sineması’nda ekip ve yönetmenin katılımıyla gösterildi. Seyircinin sorularını yanıtlayan yönetmen, uzun süre yurtdışında yaşadıktan sonra Türkiye’ye döndüğünü ve o dönem kendini boşlukta hissettiğini anlattı. “Yurtdışında yaşamak insanı kendi toprağından, geleneğinden ve kültüründen uzaklaştırıyor. Ben de o kültüre bu filmle geri dönmek istedim” diyen yönetmen, kendisine hiç masal anlatılmadığını da ekledi. Babasının önerisiyle ilk defa masal okuduğunu söyleyen yönetmen, “okudukça adını koyamadığım bir şey var burada” dediğini ve projenin çıkış noktasının böyle oluştuğunu dile getirdi. Okuduğu yüzlerce masalın ilgisini çeken taraflarını toplayarak sonunda bu işi ortaya çıkardığına değinen yönetmen film için, “kolaj bir Anadolu masalı” benzetmesinde bulundu.
FESTİVALDE YARIN
Yarın yönetmen, yapımcı ya da oyuncu katılımıyla yapılacak film gösterimleri:
“Ulusal Belgesel Yarışması”nda yer alan Hazır Ol! 11.00’da İtalyan Kültür Merkezi’nde yönetmenleri Onur Bakır ve Panagiotis Charamis’in katılımıyla;
“NTV Belgesel Kuşağı” bölümünden Evimin Avlusu 11.00’de Feriye Sineması’nda filmin yönetmeni Carlos Hagerman’ın katılımıyla;
“Genç Ustalar” bölümünde yer alan Kara Tavuk 13.30’de İtalyan Kültür Merkezi’nde filmin yapımcılarından Anna Katchko’nun katılımıyla;
“Dünya Festivallerinden” seçkisinde yer alan Yılanın Kucağında 13.30’da Atlas Sineması’nda filmin yönetmeni Ciro Guerra ve yapımcısı Cristina Callego’nun katılımıyla gösterilecektir.
Yarının Etkinlikleri:
İstanbul Film Festivali – Ödül Töreni
Şehirde iz bırakan festival, Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak töreni ile ödüllerin sahiplerini açıklayacak. Uluslararası Yarışma’da Altın Lale Ödülü’nün yanı sıra, Avrupa Konseyi ve Eurimages işbirliği ile 2007’den bu yana yalnızca İstanbul’da verilen FACE Avrupa Sinema Ödülü de sunulacak. Altın Lale Ulusal Yarışma’da Altın Lale En İyi Film, Altın Lale En İyi Yönetmen ve Onat Kutlar Jüri Özel Ödülü dahil toplamda 9 ödülün verileceği bu heyecanlı gecede, Seyfi Teoman İlk Film Ödülü’nün yanı sıra bu yıl ilk kez Belgesel ve Kısa Film kategorilerinde verilecek iki ödül de sahiplerini bulacak. Festivalin bu yılki “Sinema Onur Ödülleri” sahipleriyse Suzan Avcı, Şerafettin Gür, Perran Kutman, Jeyan Ayral Tözüm olacak. Henüz kaybettiğimiz Ülkü Erakalın’ın ödülünü oğlu kabul edecek. Avrupa Konseyi ortak yapım fonu Eurimages’ın, cinsiyet eşitliğini geliştirmeye doğru bir adım atmak için her yıl bir kadın yönetmene vereceği 30.000 euro değerindeki Audentia Ödülü, bu yıl ilk kez İstanbul Film Festivali’nde verilecek.