36.İstanbul Film Festivali
36. İstanbul Film Festivali, dün akşam TİM Show Center’da düzenlenen bir açılış töreniyle başladı.
36. İstanbul Film Festivali keyifli bir törenle başladı
36. İstanbul Film Festivali, dün akşam TİM Show Center’da düzenlenen bir açılış töreniyle başladı. Ardından Sinema Onur Ödülleri sahiplerine takdim edildi. Tören, festivalin açılış filmi Lodos’un gösterimiyle son buldu.
İstanbul Film Festivali tarafından sinemaya gönül ve emek veren isimlere verilen Sinema Onur Ödülleri’nin bu yılki sahipleri, Yeşilçam’ın altın döneminden günümüze uzanan filmografisiyle sinemamızın görsel diline önemli bir katkısı olan usta görüntü yönetmeni Çetin Tunca, değerli sinema ve tiyatro oyuncusu Macit Koper, Yeşilçam’ın en üretken senaristlerinden Barış Pirhasan ve incelikli oyunculuğuyla Selma Güneri oldu.
Çetin Tunca ödülünü yönetmen Fevzi Tuna’dan aldı. Tunca, ödülünü alırken usta kameraman Turgut Ören ve yönetmen Atıf Yılmaz’ı rahmetle andı. Macit Koper’e ise ödülünü Hale Soygazi takdim etti. Koper, “Bu ülkede, İstanbulumuzda yıllarca özgür bir sanat ortamı yaratan, sevgili Onat Kutlar’ın deyişiyle sinemanın bir şenlik olduğunu bizlere kanıtlayan İKSV’ye teşekkür ederim,” diyerek bu şenlik umudunun devam edebilmesini temenni etti. Barış Pirhasan’a Onur Ödülü’nü Nurgül Yeşilçay verdi. Pirhasan, ödülünü alırken geçtiğimiz sene vefat eden babası Vedat Türkali’yi andı ve Türkali’nin onur çıtasını yükselttiğini dile getirdi. Oyuncu Selma Güneri’ye ise ödül, Ediz Hun tarafından takdim edildi. Ediz Hun, Güneri’yi sinemamızın önde gelen oyuncularından biri olduğunu söyleyerek sözü başarılı oyuncuya bıraktı. Güneri ise “Türk sinemasının 100 yıllık serüveninin 50 yılında var olabilmek, oyunculuk mesleğini icra etmek ve bu festivalden Onur Ödülü almak sonsuz bir onur” dedi ve şöyle ekledi: “Bu güzellikleri birlikte yarattık. Sizler, seyirciler, desteklediniz, alkışladınız; bizler de sizin için çok çalıştık. Sizin varlığınız bizi hayata bağladı.”
Çetin Tunca ödülünü yönetmen Fevzi Tuna’dan aldı. Tunca, ödülünü alırken usta kameraman Turgut Ören ve yönetmen Atıf Yılmaz’ı rahmetle andı. Macit Koper’e ise ödülünü Hale Soygazi takdim etti. Koper, “Bu ülkede, İstanbulumuzda yıllarca özgür bir sanat ortamı yaratan, sevgili Onat Kutlar’ın deyişiyle sinemanın bir şenlik olduğunu bizlere kanıtlayan İKSV’ye teşekkür ederim,” diyerek bu şenlik umudunun devam edebilmesini temenni etti. Barış Pirhasan’a Onur Ödülü’nü Nurgül Yeşilçay verdi. Pirhasan, ödülünü alırken geçtiğimiz sene vefat eden babası Vedat Türkali’yi andı ve Türkali’nin onur çıtasını yükselttiğini dile getirdi. Oyuncu Selma Güneri’ye ise ödül, Ediz Hun tarafından takdim edildi. Ediz Hun, Güneri’yi sinemamızın önde gelen oyuncularından biri olduğunu söyleyerek sözü başarılı oyuncuya bıraktı. Güneri ise “Türk sinemasının 100 yıllık serüveninin 50 yılında var olabilmek, oyunculuk mesleğini icra etmek ve bu festivalden Onur Ödülü almak sonsuz bir onur” dedi ve şöyle ekledi: “Bu güzellikleri birlikte yarattık. Sizler, seyirciler, desteklediniz, alkışladınız; bizler de sizin için çok çalıştık. Sizin varlığınız bizi hayata bağladı.”
Richard III, Yüzüklerin Efendisi ve X-Men filmlerindeki ve sahnedeki rolleriyle akıllara kazanan oyuncu Sir Ian McKellen, festivalin onur konuğu olarak bulunduğu açılış töreninde Sinema Onur Ödülü’nü festival direktörü Kerem Ayan’dan aldı. McKellen, teşekkür konuşmasında “İlk defa Türkiye’ye ve ilk defa İstanbul’a geliyorum. 78 yaşında bir sinema, tiyatro ve radyo oyuncusuyum. Britanyalıyım ama kendimi Avrupalı ve aslında açıkça eşcinsel bir adam olarak enternasyonalist olarak tanımlıyorum. Sinema bizim gitmediğimiz yerlere gitmemizi sağlar, hepimizi enternasyonalist yapar” dedi.
Gece, festivalin açılış filmi olan Lodos’un gösterimiyle son buldu. Fırtınası hiçbir zaman eksik olmayan Yunanistan’da çocuk olmayı anlatan filmin yönetmeni Tassos Boulmetis’e oyuncular Giannis Niaros ve Hara-Mata Giannatou eşlik etti. Türkiye’de de çok sevilen Bir Tutam Baharat filminin yönetmeni Boulmetis’in Kadıköy doğumlu olduğunu paylaşan Kerem Ayan, festivali tatlı-sıcak bir filmle açmak istediklerini dile getirdi. Yönetmen Boulmetis, öncelikle onur ödülü alan sinemanın efsane isimleriyle aynı ortamda bulunmaktan gurur duyduğunu dile getirdi. Filmin temasını ararken kendi hayatının temasını da bulduğunu söyleyen yönetmen, o temanın ise “Kayıplar ve kayıplarla baş etmek” olduğunu belirtti. Boulmetis, bir komedi olan Lodos’un Yunanistan’daki ekonomik krizin başlangıcıyla ilgili olduğunu söyledi.