Amerikan sinemasında özellikle 1990’larda “After Earth” temalı filmler yaygınlaşmaya başlamıştır. Diğer yandan erken dönem başyapıtı olan ve yapay zeka diye tanımlanabilecek süreci apriori olarak beyaz perdeye taşıyan Matrix (1998), dünyanın günümüzde dönüştüğü cehennemin ip uçlarını açığı çıkarmıştı. Aksiyon örneği Ölüme Koşan Adam’ın yeni versiyonu, bu halkanın derinliksiz son örneklerinden birisi…

Amerika, para birimi olarak Yeni Dolar’a geçmiş ve şebeke isimli bir örgüt yönetimi ele geçirmiştir. Bu süreç insanları köleleştirmiş ve sıradan insanlar tıpkı Roma İmparatorluğu dönemindeki gibi kandan beslenir olmuştur. Yaşam media egemenliğinde halkın manipüle edildiği bir sürece evrilmiştir. 

KAOTİK MEDYA DÜZENİ

Ben Richards (Glenn Powel), çalıştığı işyerlerinden itaatsizlik nedeniyle atılmıştır. Öfkeli karakteri yaşadığı adaletsiz toplumsal düzene başkaldırır. Küçük kızı ve eşi Sheila (Jayme Lawson) ile yoksulların yaşadığı kooperatif evlerinde yaşamaktadırlar. Hastalanan küçük kızına ilaç bile alamadığı bu çaresizlik karşısında, FLW (Famous Last World) yarışmalarına katılmaya mecbur kalır.

Ülkenin kaotik medya düzeninin başında sistemi kontrol eden Dan Killian (Josh Brolin), onu ölüme koşmak isimli yarışmaya katılmaya ikna eder. Bu yarışma ölümcül bir insan avıdır. Ben, birlikte bir takım oldukları Jenny (Kathy O’Brian) ve Duninger (Alex Hoeffler) ile ayrı ayrı dünyanın herhangi bir yerine kaçmalarına izin verilen program formatına uygun olarak ortadan kaybolur. Yarışma gereği onları öldürmek için peşlerine düşen avcıların sürek avının objesi olan bu insanlar hedeflerine ulaşabilecek midirler?..

AFTER EARTH SONRASI AI !

Amerikan sinemasında özellikle 1990’larda “After Earth” temalı filmler yaygınlaşmaya başlamıştır. Diğer yandan erken dönem başyapıtı olan ve yapay zeka sürecini apriori olarak beyaz perdeye taşıyan Matrix (1999), dünyanın günümüzde dönüşeceği cehennemin ip uçlarını çıkarmıştı. Aksiyon örneği Ölüme Koşan Adam’ın yeni versiyonu, bu halkanın derinliksiz son  örneklerinden birisi…

Ölüme Koşan Adam, Amerikan sinemasının en başarılı olduğu türlerden birisi olan bir aksiyon seyirliği. Yönetmen Edgar Wright, dinamik bir sinema diliyle günümüzün yoldan çıkmış dünyasına ilişkin, özel efektlerle bezenmiş bir yakın gelecek saptaması yapmış filmiyle. 

Benzer yaklaşımı olan filmler arasında Ölüme Koşan Adam, nispeten daha yaşanabilir bir atmosferi merkezine alsa da, ağzından salyalar saçan insanoğlunun geleceğine ilişkin umutsuz yansıtmalara filminde yer vermiş olsa da,  biraz erken ve olmamış bir finalle  birlikten kuvvet doğar düsturunu seyirciye empoze etme çabasına girişiyor.

Özel efektlerle bezenmiş Ölüme Koşan Adam, efektlere yaslanmadan özellikle Z Kuşağı sinema seyircisi üzerinde gene etki sağlayabilir miydi? Günümüzün dijital gençliği açısından bu sorunun olumlu bir cevabı olmasa gerek.

İLK FİLMDE SCWARZENEGGER FARKI

Efsanevi Amerikan aksiyon sinema oyuncusu Arnold Scwarzenegger, aynı isimli serinin ilk halkası filmin başrol oyuncusuydu. Film, distopik bir gelecekte Amerika’da, haksız yere suçlanan ve hüküm giyen bir polis memurunun, özgürlükleri için katillerle savaşmak zorunda kalan Runners adlı mahkumların yer aldığı bir TV yarışma programına katılmaya zorlanmasını ve böylelikle özgürlük şansını yakalamasını anlatıyordu.

Yönetmen Wright devamlılığı, değişen konjonktür bağlamında Yeni Dolar’ın üstüne Scwarzenegger’in resmini basarak çözmüş. Değişen koşullara paralel olarak dijital dünyanın egemenliğini filmine başarıyla monte eden Wright’ın, yapay zeka destekli sinematografik dünyasının filmin öne çıkan temel unsuru olduğunu da vurgulayalım. Anlaşılan en azından Amerikan sineması için bir adım ötesi, muhtemelen tamamen AI egemenliğinde bir sinema olacak…