Kısafilm

Fury

İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde, Amerikalı beş askerden oluşan tank mürettebatı, Fury adını verdikleri tanklarıyla birlikte Almanya içlerinde ilerlemektedir. Tank komutanı Çavuş Don ‘Wardaddy’ Collier (Brad Pitt)’in, Avrupa’nın tamamını yıkıma uğratan bu savaştaki son görevi, askerlerini Nazi birliklerinin sert direnişinden ve bu kanlı savaştan sağ salim kurtarabilmektir…

“Tarih Şiddetle Doludur”

FURY

Yönetmen – David Ayer

Oyuncular – Brad Pitt ‘Don ‘Wardaddy’ Collier, Shia LaBeouf Boyd ‘Bible’ Swan, Logan Lerman – Norman Ellison, Michael Peña – Trini ‘Gordo’ Garcia, Jon Bernthal – Grady ‘Coon-Ass’ Travis, Jim Parrack – Sergeant Binkowski, Anamaria Marinca – Irma, Alicia von Rittberg – Emma

Görüntü Yönetmeni – Roman Vasyanov

Senaryo – David Ayer

Kurgu – Dody Dorn

Müzik – Steven Price

İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde, Amerikalı beş askerden oluşan tank mürettebatı, Fury adını verdikleri tanklarıyla birlikte Almanya içlerinde ilerlemektedir. Tank komutanı Çavuş Don ‘Wardaddy’ Collier (Brad Pitt)’in, Avrupa’nın tamamını yıkıma uğratan bu savaştaki son görevi, askerlerini Nazi birliklerinin sert direnişinden ve bu kanlı savaştan sağ salim kurtarabilmektir.

Normandiya çıkarması ve sonrasında gelişen bir öyküyü anlatan Er Ryan’ı Kurtarmak “Saving Private Ryan” Akademi ödülleriyle taçlanan başarısından da anlaşılacağı gibi tarihin en yıkıcı savaşı olan 2. Dünya Savaşını, Amerikan sinema endüstrisinin modern olanaklarıyla ve adeta seyirciyi içine katarak bir belgesel yaklaşımıyla ve kusursuza yakın bir gerçeklikle beyazperdeye aktarmıştı. Steven Spielberg’in başarılı yönetimi, başta Tom Hanks olmak üzere oyuncuların performansları, senaryo, görüntü efektleri ve dozu çok iyi ayarlanmış müzikleriyle, Normandiya “D Day” müzelerinin anı eşyaları arasında DVD leriyle yerini alan bu filmin, sonraki yıllarda kotarılan ve bu savaşı konu alan filmler için de bir referans olduğunu hep düşünmüşümdür.

Brad Pitt’in başrolünü oynadığı ve yapımcıları arasında bulunduğu “Fury” yi izlerken, özellikle hikayenin kurgulanmasında ve karakterlerin oluşturulmasındaki bazı benzerlikler, macera ve polisiye filmleriyle tanınan yönetmen David Ayer’in senaryoyu yazarken, Steven Spielberg’in, adeta referans teşkil eden İkinci Dünya Savaşı filminden oldukça esinlendiğini düşündürdü.

Normandiya çıkarması başarıya ulaşmış ve Batı Avrupadaki zorlu çatışmalardan sonra Avrupadaki savaşı sonlandırmak üzere Amerikan ordusu Almanya içlerinde Berlin’e doğru ilerlemektedir. Ancak Hitler ve seçkin askerleri olan SS birliklerinin motive ettiği halk ordusu ve sivil halk üzerinde uyguladıkları baskı ve şiddet, bu işin kolay olmayacağını göstermektedir.

Kuşkusuz bir tank savaşını 110 dk.lık öyküyle beyazperdeye aktarmak ve alt metinler oluşturarak, Nazi rejiminin ve sebep oldukları savaşın acımasızlığını tekrar hatırlatmak misyonu, hassas detaylar içeren iyi bir senaryo ve bu atmosferi seyirciye gerektiğince aktaracak oyunculuk ve görsel gerçeklik gerektiriyor. Yönetmen David Ayer teknik imkanlarla savaşın ve özellikle bir tank savaşının kıyıcı detaylarını görsel olarak aktarmakta başarılı olurken, üzerinde yeterince çalışılmadığı duygusu veren senaryo, öyküdeki kopukluklar, yeterince incelenmemiş ve güçlü bir çizgiye oturmayan karakterler kadar, patlamalarla birleşince muazzam gürültü oluşturan, konsantrasyonu bozan ve bazı sahnelerde filmi adeta savaş fonlu bir klibe dönüştüren müzik tasarımının, eksik kalan detaylar olduğu ve potansiyeli olan bir öyküyü yeterince desteklemediği görülüyor.

Özellikle İkinci Dünya Savaşı ve bu savaşta kullanılan silahlara meraklı sinemaseverlerin, hızlı, zayıf zırhlı ve fazla sayıda üretilebilen Sherman tanklarının, ağır ancak güçlü zırhı olan ve teknolojik Alman Tiger 1 tankı ile karşı karşıya kaldıkları, iki karşıt tank stratejisini görsel olarak örnekleyen ve gerçeklere uygun bir biçimde çekilmiş ve canlandırılmış sahnelerden, oldukça etkileneceklerine inanıyoruz. Özellikle Normandiya çıkarması ve sonrasındaki tank savaşlarında, bir Tiger tankını yok etmek için zaman zaman sekiz Sherman tankının feda edilmesi gerektiğinden, bu kıyımın canlandırıldığı sahneler seyirciye oldukça başarılı ve doğru bir biçimde aktarılıyor. Kuşkusuz bu noktada Yönetmen David Ayer’in İngiliz Bowington Tank müzesi’nden aldığı teknik desteğin de altını çizmek gerekiyor.

Günümüzde, bölgesel çatışmalarda dahi sivillere karşı işlenen suçlarla kıyaslandığında, artık gölgede kalsada, yönetmen, tarihe mal olmuş bu savaşın acımasızlığını ve şiddetini bir defa daha gözler önüne sererken, sivillerin ve özellikle kadın ve çocukların bu acımasızlığın esas kurbanı olduklarının da altını çizmeye çalışıyor.

Fury üzerinde yeterince çalışılmadığı izlenimi veren senaryosu, filme katkısı olmayan müzik tasarımı ve abartılmış karakterleriyle zayıf kalsa da, görsel olarak, özellikle 2. Dünya Savaşına ilgi duyan bu türe meraklı sinema severlerin beğenebilecekleri bir film. Bunun nedeni, müttefik tank mürettebatlarının korkulu rüyası Alman Tiger tanklarının, günümüzde tek çalışır durumdaki örneği olan, halen İngiltere Bowington tank müzesinde sergilenen ve özel gösteri günlerinde yer alan 131 taret numaralı Tiger 1 tankının, bu filmin çekimlerinde kullanılmış olması. Bu durum filme bir ilk olarak belgesel lezzet katıyor. Ancak belgesel yaklaşım gerçekçi olmayı da gerektiriyor ve yine Yönetmen David Ayer’in yeterince çalışılmamış senaryosu, en önemli üstünlüğü hızı ve kısa sürede çok sayıda üretilmesi olan ve mürettebatlarının dahi korunmak için dinlenme anlarında altında siper kazarak yatmayı tercih ettikleri Shermann tankını, donanımlı bir SS birliğine karşı sabit korugana çevirerek ve gerçek üstü bir savaş sahnesiyle final yapmasını sağlayarak adeta itibar iadesi yapıyor.

Prusya geleneğinden ve soylu asker ailelerinden gelen yetenekli ve disiplinli komutanlara sahip bir ordunun, Hitler ve dalkavuklarının emrinde nasıl büyük kıyımlara imza attıkları ve soykırım başta olmak üzere karıştıkları savaş suçlarının ezici yükü ve nihayetinde dünyanın ve Almanya’nın sürüklendiği korkunç felaket, yaşanan acılar ve muazzam can kayıpları, Michael Whitmann, Otto Carius gibi önemli Alman tank komutanlarının düşmanları tarafından dahi saygı kazanmalarına engel olamıyor. Ancak Nazi rejiminin acımasızlığı ve işlenen savaş suçları kadar, günümüzde bile pusuda bekleyen ırkçı sempatizanlar, ses getiren ikinci dünya savaşı filmlerini kotarmak şansını ne yazık ki Hollywood’a bırakıyor.

Fury vasatı aşamayan bir ikinci dünya savaşı seyirliği olsa da, özellikle Bradd Pitt hayranlarının ve Tiger sahneleri için türün meraklılarının ilgi duyacakları bir film.

Hikmet Vardar

Yukarı SB
error: Content is protected !!