Festivalden Gösterimler
42. istanbul Film Festivali Filmlerinden Analizler
MÜLK (PROPRIEDADE – PROPERTY)
Yönetmen: Daniel Bandeira
Senarist: Daniel Bandeira
Görüntü Yönetmeni: Pedro Sotero
Kurgucu: Matheus Farias
Özgün Müzik: Caio Domingues, Nicolau Domingues
Oyuncular: Malu Galli, Zuleika Ferreira, Tavinho Teixeira, Samuel Santos, Edilson Silva
Yapımcı: Kika Latache, Lívia de Melo
Yapım Şirketi: Vilarejo Filmes, Símio Filmes, Lunática
BREZİLYA / 2023 / DCP / Renkli / 101 Dk. / Portekizce; Türkçe, İngilizce altyazılı
Festivalin Mayınlı Bölge Bölümü kapsamındaki Mülk, Brezilya’da günümüzde de büyük sorun halinde olan sokak suçlarının bir türüyle yüzleşen ve yaşadıklarıyla sarsılan bir kadının terapi süreci olarak açılıyor.
Eşi zengin bir toprak sahibi olan Teresa, yaşadığı dehşet dolu anların şokunu üzerinden atmaya çalışmaktadır. Eşinin saldırılara karşı güçlendirdiği aracıyla, başına gelen çok sarsıcı olayın etkisinden kurtulmak ve biraz sakinleşmek için aile olarak sahip oldukları çiftliğe giderler. Ancak bu süreçte çiftliğin otele dönüştürüleceğini öğrenen, işsiz kalmak endişesiyle ve geçmişten gelen sınıfsal hınçlarla şartlanmış, çiftlikte, uzun yıllardır çalışan işçiler ayaklanarak araziyi işgal etmişlerdir. Eşi ağır yaralanmış, çiftliğin kahyası öldürülmüştür. Teresa panikle zırhlı arabaya sığınır. Ancak şifreyle çalıştırılan aracı çalıştıramaz. Zırhlı araç içerisinde kapana kısılan Teresa tüm dehşete karşın pazarlığa yanaşmazken, olaylar akıl almaz bir biçimde çığırından çıkacak, benzini boşaltılan ve kendisini çıkarmak için her yöntemin denenmesine karşın mükemmel bir panik odası haline gelen bu araç içerisinde, kaderiyle yüzleşecektir.
Dünya prömiyerini 2023 Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde yapan Mülk, iki zıt dünyanın acımasızca çatıştığı bir “hayatta kalma gerilimi” haline geliyor. Brezilyalı yönetmen Daniel Bandeira “İşgücü, ırk ve sınıf ilişkilerimizi birtakım yerleşik kurallar belirliyor. Toplumumuzda şiddet ve korkunun hükmü de böylece sürüp gidiyor,” derken, bazı ülkelerin gelenek ve kültürel geçmişlerinin de yaşananlara katkısının altını dikkat çekici bir şekilde çiziyor.
Sinemanın toplumsal bir anlamı var. Özellikle Daniel Bandeira imzalı Mülk, bu olguyu çarpıcı bir sinema diliyle beyaz perdeye taşırken, seyirciyi koltuğuna mıhlıyor. Film, tarım işçilerinin isyanıyla devam ederken Brezilya’daki sınıfsal ayrımları mercek altına yatırıyor ve şartlar zorlandığında sırdan ve alt kesimleri oluşturan toplum bireylerinin ne denli suçlara imza atabildiğini de sarsıcı bir biçimde beyaz perdeye taşıyor.
Brezilya İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteğiyle gösterilen film, görülmeye değer yapımlardan.
BURADA (HERE – HERE)
Yönetmen: Bas Devos
Senaryo: Bas Devos
Görüntü Yönetmeni: Grimm Vandekerckhove
Kurgu: Dieter Diependaele
Özgün Müzik: Brecht Ameel
Oyuncular: Stefan Gota, Liyo Gong
Yapımcı: Marc Goyens
BELÇİKA / 2023 / DCP / Renkli / 82 dk. / Fransızca, Çince, Romence; Türkçe, İngilizce altyazılı
2023 Berlin En İyi Film–Karşılaşmalar, FIPRESCI Ödülü–Karşılaşmalar
Çalıştığı Belçika’dan, tatil için memleketi Romanya’ya dönmek üzere olan inşaat işçisi Stefan, buzdolabını son kalan gıda malzemelerinden temizlerken, bunlarla bir çorba yapar. Kentten ayrılmadan önce dostlarına uğrayıp, çorbasından ikram eder. Bu süreçte küçük bir Çin lokantasında çalışırken, bir yandan da bitkiler üzerine bilimsel araştırmalar yapan göçmen Çinli bir kadınla (Liyo Gong) yolları kesişir. Değişik geleneklerden gelen iki toplumun yabancı bir ülkede kesişen kimlik esaslı insani kodları, farklı bir ilişkiyi filizlendirecektir.
Bas Devos’un 2023 Berlin Film Festivali’nde övgüyle karşılanan ve Karşılaşmalar Bölümü’nde En İyi Film Ödülü kazanan yeni filmi ‘Burada’, gündelik yaşamın sakinliği içerisinde ilerleyen, iki insan arasındaki sözcüklere başvurmadan gelişen bağı, insanın dünyadaki görece yalnızlığını, aidiyeti ve geçiciliği üzerinden okumamıza imkan sağlıyor.
Kuşkusuz çok iyi tanıdığım Batı Avrupa kent atmosferi ve öne çıkan farklı bir sosyal yalnızlığın beyaz perdeye akseden sekansları, önemli okumalar yapma fırsatı da veriyor. Özellikle Doğu Bloğunun küçük ülkelerinin Avrupa Birliği’ne katılmasıyla farklı bir yönde evrilen, Batı Avrupa özelindeki sosyal yaşam ve iş hayatı, modern tarzda bir tür tekdüze yaşam olgusunun altını çizerken, dünün ırkçılıkla yüzleşmiş ve her türlü acıyla sertleşmiş bu toplumlarında, özellikle artan iş gücü açığı ve tüm eksikleriyle uygulanması zorunlu hale gelen göçmen politikaları ışığında dikkatle değerlendirmeler yapmaya da imkan sağlıyor.
Bu anlamda Yönetmen Bas Devos’un gerçekçi bir gözlemler bütünüyle kotardığı ‘Burada’ özellikle Avrupa’da yeni yaşam olanakları arayanlar için bir tür kişisel analiz fırsatı olabilir. Özellikle dünün çocuk ve işsizlik parasına sırtını dayayarak kenar semt kahvelerinde zaman öldüren göçmen profili, günümüz Avrupa’sında artık adım adım başka bir yöne doğru evriliyor.
SUÇ BENDE (MON CRIME – THE CRIME IS MINE)
Yönetmen: François Ozon
Senaryo: François Ozon, Philippe Piazzo
Görüntü Yönetmeni: Manuel Dacosse
Kurgu: Manuel Dacosse
Özgün Müzik: Philippe Rombi
Oyuncular: Nadia Tereszkiewicz, Rebecca Marder, Isabelle Huppert, Dany Boon, Jean-Christophe Bouvet, Michel Fau, Fabrice Luchini
Yapımcı: Éric Altmayer, Nicolas Altmayer
Yapım Şirketi: Mandarin & Compagnie (Mandarin Productions Cinéma & Télévision), Foz, Gaumont, France 2 Cinéma, Playtime Productions, Scope Pictures
Dünya Hakları: Gaumont
Türkiye Hakları: Bir Film
FRANSA, BELÇİKA / 2023 / DCP / Renkli / 102 dk. / Fransızca; Türkçe, İngilizce altyazılı
Sinemacı kimliği tartışılmaz isimler arasında yer alan Fransız yönetmen François Ozon, 2022 yılında kotardığı Peter Von Kant’ın ardından, Fransa’nın önemli yıldızlarının rol aldığı geleneksel bir komediyle geri dönüyor. Bu eğlenceli polisiye komedi, 1930’larda Fransa’da geçiyor. Ozon’un “nihayetinde kız kardeşliğin zaferi hakkında” diyerek tarif ettiği Suç Bende, iki iyi arkadaş, Madeleine ile Pauline’in, etraflarındaki erkeklerin saflık ve akılsızlıklarından faydalanmalarını belli kalıplara uygun bir mizah anlayışıyla seyirciye sunuyor.
Genç, güzel, parasız ve yeteneksiz aktris Madeleine Verdier, kendisine kariyer vaad eden ancak ‘malum’ yönde yaklaşan ünlü bir yapımcıyı öldürmekle suçlanır. Kendisi gibi genç ve işsiz bir avukat olan ev arkadaşı Pauline’in yardımıyla Madeleine, kendisini, eylemi takdir edilmesi gereken bir mağdur olarak sunar ve kısa zamanda şöhrete kavuşur. Ancak bu noktada yalnız kalmayacaktır ve bu şöhretten faydalanmak isteyenler de bulunmaktadır. Filmin en güzel sürprizi olarak esas katil (Isabelle Huppert) kendi payını isteyerek olaya dahil olur.
Özellikle Shirley Mc Laine ve John Lennon’un baş rolünü paylaştığı ‘Irma La Douce’ biraz daha yeni bir döneme denk gelse de (çünkü film 1930’ların Paris atmosferinde geçiyor) hemen aklıma gelen örneklerden. Yönetmen François Ozon bu tarzdaki Amerikan komedilerine adeta Fransız usulü bir cevap vererek aslında biz kendimizle tatlı tatlı dalgamızı geçmesini daha iyi biliriz dercesine, keyifle seyredilen, temposu düşmeyen ve özellikle Frankofon kültüre aşina olan bizim gibilere, dinlemesi keyifli, abartılı Fransızca tiratlarla süslü, görselliği kuvvetli, eğlenceli ve teatral bir şov sunuyor.
Doğal olarak bu konuda öne çıkan isim de deneyimli oyuncu Isabelle Huppert olurken, dijitalleşmenin aktif olduğu günümüzde de Fransa’da geleneklere sahip çıkıldığını hatırlamak için Netflix’de birkaç dönemdir ilgi uyandıran Emily Paris’te dizisine şöyle bir göz gezdirmek ilham verici olacaktır.
Hikmet Vardar