Kısafilm

Devrim Arabaları

Belgeselci kimliğiyle tanıdığımız Tolga Örnek, ilk uzun metrajlı kurmaca filmi “Devrim Arabaları”nda, belgeselci kimliğine uygun olarak, sabırlı, araştırmacı ve gerçekçiliği ıskalamayan bir çalışmaya imza atmış. Tolga Örnek, sinema alanında özellikle “Hititler” ve “Geliboli” isimli yapmış olduğu belgesel çalışmalarıyla tanınmıştı. Diğer belgeselleri arasında “Atatürk”, Fenerbahçe Spor Kulübü” ve “Tanrıların Tahtı Nemrut” sayılabilir…

DEVRİM ARABALARI

 

Yapımcı-Yönetmen : Tolga Örnek

Senaryo : Murat Dişli, Tolga Örnek

Oyuncular: Taner Birsel, Uğur Polat, Halit Ergenç, Vahide Gördüm, Selçuk Yöntem, Serhat Tutumluer, Ali Düşenkalkar, Altan Erkekli, Haluk Bilginer, Altan Gördüm, Onur Ünsal, Cengiz Bozkurt, Levent Can, Seçil Mutlu, Yasemin Conka, Bahar Kerimoğlu, Sait Genay, Gürhan Elmalıoğlu, Erdal Küçükkömürcü

Görüntü Yönetmeni : Hasan Gergin

Müzik : Demir Demirkan
Yapımcı: Türker Korkmaz

Yapım: Türkiye, 2008

Belgeselci kimliğiyle tanıdığımız Tolga Örnek, ilk uzun metrajlı kurmaca filmi “Devrim Arabaları”nda, belgeselci kimliğine uygun olarak, sabırlı, araştırmacı ve gerçekçiliği ıskalamayan bir çalışmaya imza atmış. Tolga Örnek, sinema alanında özellikle “Hititler” ve “Geliboli” isimli yapmış olduğu belgesel çalışmalarıyla tanınmıştı. Diğer belgeselleri arasında “Atatürk”, Fenerbahçe Spor Kulübü” ve “Tanrıların Tahtı Nemrut” sayılabilir.

Devrim Arabaları filmini seyrettiğinizde, Tolga Örnek’in bu filmle iyi bir iş yaptığını düşünüyorsunuz. Günümüz gençliği için sadece Che Guevera posterlerini anımsatan “Devrim” sözcüğü, bizim kuşağımızın çocukluk yılları içinde kalsa da yerli bir otomobilin ülkemizde ilk kez üretilme sürecini de simgeliyor. Sinema yazarı Atilla Dorsay’ın belirttiği gibi, bu film “sinemamıza belki ilk kez akılcı, bilinçli, sorumlu bir milliyetçilik anlayışı getiriyor. Zor durumda birlik olmaya, ortak bir kaderde birleşmeye, birlikte üzülüp birlikte sevinmeye, grup ruhuna dayalı bir milliyetçilik”…

Film 1960 ihtilali sonrasında Cemal Gürsel’in devrin devlet başkanı olduğu dönemde başlıyor. Bu yıllarda ülkede ihtilale kadar giden koşullardan oluşan bir gerginlik egemendir. Devlet Başkanı, Türklerin, yabancı ülkelerin yaptığı teknolojiye dayalı makinaları yapamamasının, aşağılık kompleksinden kaynaklandığına inanmakta ve Cumhuriyet Bayramı törenlerine yetiştirilmesi için yerli bir otomobil yapılmasını istemektedir. Bu fikir Gürsel’in yakın çevresindeki pek çok kişi için ürkütücü bir durum oluşturmaktadır. Talebin kamuya yansıması ve yapılabilirliğinin araştırılması sürecinde her kafadan menfi sesler çıkmaya başlamıştır. Bürokrasi içinde sadece iki mühendis Gündüz Bey ve İhsan, bu fikre olumlu yaklaşmışlardır. Her ikisi de TCDD’de çalışan deneyimli mühendislerdir. Gürsel’in talebine bu iki mühendisin olumlu yanıt vermesi sonucunda, Gündüz Beyin başkanlığında ülkenin en iyi mühendislerinden oluşan 23 kişiden oluşan bir ekip, Eskişehir’de, TCDD’nin Cer atölyesinde ülkemizin ilk yerli otomobili Devrim’i 130 günde yapmak için bir araya gelirler. Bu kişiler arasında uzun yıllar Amerika’da kalmış Uğur, Gündüz Beyle yıllar önce birlikte çalışmış ve onunla aynı yaşlarda olan Latif ve genç mühendis Necip ve deneyimli Recep usta gibi kişiler vardır. Bu ekip sadece bilmedikleri bir konuda üretim yapmak için mücadele vermezler; aynı zamanda yönetmene göre Devlet Başkanı’nın çevresini sarmış Sami Bey gibi yerli işbirlikcilerle, bir Devrimin intikamını başka bir devrimden almaya çalışan gazetecilerle de uğraşmak zorunda kalırlar.

Devrim Arabaları, samimi ve naif bir yapım. Bu arabaların yapım süreci ülkemiz tarihinde az bilinen ve üretim başarısından çok benzini bittiği için yolda durmasıyla anımsanan çarpıtılmış bir konu. Arabaların üretilmesinin istendiği dönemler, Türkiye’de kapitalizmin şüphesiz belli bir düzeyde yol aldığı ve bu bağlamda üretime ilişkin taleplerin kârlılık bakışı ve kaynakların ekonomik kullanılması gibi parametreler ışığında da değerlendirilebileceği bir dönem. Tolga Örnek bu bakış açısını tercih etmemiş. Geçmişin olayları ve gelişmeleri, Amerikan Emperyalizminin Türkiye üzerindeki oyunları (Marshall planı vb.) düşünüldüğünde ise, Örnek’in bakış açısında bir sakınca olmadığı anlaşılıyor. Fakat sakıncalı olan ise bu durumun oldukça çekingen ve şifreli bir sinema diliyle anlatılmasının tercih edilmesi. Diğer yandan bir filmin oluşmasına hizmet eden elemanların bütünü olarak tanımlanabilecek sinema dilinin kullanılması açısından kimi sorunlar olduğunu belitrmek lazım. Böylesi bir film oluşturma çabası öncelikle kolay değil. Çünkü filminizin yarıdan fazlası birkaç mekan içersinde ve erkek egemen bir dünyanın içinde geçiyor. Bu bağlamda gerek kamera kullanımı, gerek oyuncu yönetimi, gerek atmosfer yaratma ve kurguyu kullanarak bir bütün oluşturma süreci gibi durumları çözümlemek gerekiyor. Saymış olduğumuz unsurlardan kamera kullanım ve atmosfer yaratma açılarından Devrim Arabaları eşiği geçen bir film. Oyunculuk açısından aynı başarıyı yakaladığını söylemek kolay değil. Oyuncular içinde öne çıkanlar arasında Gündüz Bey rolüyle Taner Birsel’in ve Cemal Gürsel rolünde Sait Genay’ın olduğunu iddia etmek abartılı kaçmayacaktır. Diğer yandan Selçuk Yöntem’in de hakkını yememek lazım. Bu bağlamda oyunculuk açısından zaman zaman bir yapaylığın olduğunu söylemek de abartılı kaçmayacaktır. Usta ve değerli oyuncu Uğur Polat’ın da zaman zaman yönetmenin talepleri doğrultusunda bu tuzağa düştüğünü eklemek lazım. Halit Ergenç’in canlandırdığı Uğur karakterinin, Binbir Gece isimli dizi filmde sıklıkla söylediği “oğlum benim” hitabının ve tonlamasının, bu oyuncunun dizide oynadığı Onur karakterinden sıyrılamadığını anımsatıyor. Filmin bir başka aksıyan yanı ise, yan olay örgülerinin; Gündüz Beyin ve genç mühendis Necip’in aile yaşamlarının filmin içine sarkacak şekilde yedirilmesinden kaynaklanıyor. İki saatlik bir sürede, emredilen bir arabayı üretmek için çalışan 23 kişilik bir erkek grubunun çalışmaları, filmin bütününü sarmalamakta yetersiz kaldığında, filme katkısı olmakla beraber sıklıkla tekrar edildiğinde sarkmaya başlayan ve yukarıda belirtilen aile yaşamları devreye giriyor ve filme katkı yapmaktan çok zarar veriyor.

Devrim Arabaları filmi, öncede belirttiğimiz gibi ülkemizin tarihinde az bilinen bir süreci bize anımsatırken, aynı zamanda Cumhuriyetle kazanılmış olan bağımsızlık ruhu, onurlu bir ulus yaratma ve kendine güvenme gibi hasletlerden neden sapıldığı yönündeki sorulara da karşılıklar oluşturuyor. Bu karşılığı oluşturmaya çalışırken kollektif bilinçaltını deşifre ediyor ve farklı katmanların farklılığının bu süreçte nasıl birleşebileceğini, kimliksiz, büyük makamlardaki küçük insanların ideallere nasıl zarar verebileceği hakkında bizi düşündürtüyor. Bu bağlamda Cumhuriyet ve sonrası hakkında çokta açıktan eleştiriler getirmese de, işlerin belli bir zaman sonra yolunda gitmediğini, yerli işbirlikçilerin ülkenin bağımsızlık mücadelesindeki gerici rollerini vurguluyor.

Devrim Arabaları filminin görüntü yönetmenliğine, okullu görüntü yönetmeni ve bu alanda ülkemizde yetişmiş önemli kişilerden biri olan Hasan Gergin imza atmış. Gergin’in görüntü yönetmenliği çalışması dönemin atmosferini ve koşullarını anlamamıza da hizmet eden bir işlevselliği diğer yandan başarılı bir estetik düzeyi temsil ediyor. Tolga Örnek’in bu ilk uzun metrajlı çalışması, kimi aksamalarına karşın, sinema dilinin olanaklarını kullanarak tarihimizin bir dönemine ışık tutarken; “biz bize benzeriz” sözüyle özetlenen ve büyük bir potansiyel olma durumunu büyük bir güce çeviremeyişimizin nedenleri hakkında bizi düşündürmek istiyor.

Bülent VARDAR

1961, Ankara doğumlu. 1983 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü, Sinema-TV-Fotoğrafçılık Ana sanat Dalı'ndan mezun oldu. Aynı üniversitede Yüksek Lisans, Marmara Üniversitesi'nde Sanatta Yeterlik yaptı. 1989 yılında yaptığı “Gemi Adamları”, 1991 yılında yaptığı “Geleneksele Dönüş” (TRT 2, İZ TV), 2002 yılında yaptığı “Zührap Usta” (CCN TÜRK) adlı belgesel filmleri yönetmiştir. 2000 yılında Beta Yayınevi tarafından basılan “Sinema ve Televizyon Görüntüsünün Temel Öğeleri”, “20.YY’ın Son Beş Yılında Türk Sineması” (2015), “Sinemada Ses ve Müzik”, “Yaşama Sarılmış Bir Serüven Tuncel Kurtiz (2010), “Ediz Hun” (2012) ve “Bir Sinema Arkeoloğu Burçak Evren” (2012) isimli kitapları bulunmaktadır. Sinema konusunda pek çok film eleştirisi ve makalesi bulunan Vardar, ayrıca film, reklam filmi, televizyon yapımı ve reklam/tanıtım fotografı alanında görüntü yönetmenliği ve aydınlatma tasarımı çalışmaları; Ferhan Şensoy'un "Varsayalım İsmail" dizisinin Işık yönetmenliğini de yapmıştır. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema-TV Bölüm Başkanlığı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürlüğü ve Okan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı olarak görev yapmış ve halen Beykent Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema (TR) Bölüm Başkanı olarak çalışmaktadır. [ Bütün Yazılar ]

Yukarı SB
error: Content is protected !!