Dağların Ardında Film Analizi
Dağların Ardında Film Analizi
Yönetmen: Vatche Boulghourjian
Senaryo: Vatche Boulghourjian
Oyuncular:Michael Adabachci, Sajed Amer, Abido Bacha, Barakat Jabbour, Toufic Barakat, Julia Kassar
Görüntü Yönetmeni: Jimmy Lee Phelan
Kurgu: Nadine Ghanem
Müzik: Cynthia Zaven
Yapım Yılı: 2016
Lübnan sineması örneklerinden, teknik açıdan eksikleri göze fazlaca batsa da, katıldığı 2016 Cannes Film Festivali’nde “Critics Week İzleyici Özel Ödülü” ve 2016 Dublin Uluslararası Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ödüllerini alarak bu eksiklerini telafi eden Dağların Ardında filmi, Başka Sinema salonlarında yazın sıcak günlerinin ortaya çıkmaya başladığı geçtiğimiz günlerde vizyona girdi. Bir insani dramı genç yönetmen Vatche Boulghourjia, etkili ve duyarlı bir anlatımla ele alıyor. Boulghourjian’ın filmi, ilerlemeye başladıktan ve öyküsü deşifre olduktan sonra, zayıf teknik koşullarının göze batmadığı bir filme dönüşüyor. Özellikle de Rabih karakterini engelli bir oyuncu olarak başarıyla canlandıran Michael Adabachi’nin etkili oyunculuğuyla da film seyirciyi ele geçiriyor.
Filmin öyküsünden kısaca bahsetmek gerekirse; Rabih, okumakta olduğu okulun müzik gurubunda yer almaktadır. Gurup Avrupa ülkelerinden davet almıştır. Rabih de yurt dışına çıkmak için pasaport başvurusunda bulununca kimliğinin sahte olduğu ortaya çıkar. İlgili birimin yetkilisi onu engelli ve dürüst olması nedeniyle serbest bırakır, tutuklamaz. Rabih’in bütün yaşamı allak bullak olmuştur. Kafasında oluşan soruların yanıtını bulabilmek için bir dizi araştırmaya girişir. Araştırmalarının sonucu onu hiç beklemediği gerçeklerle yüz yüze getirmiştir. Eski bir asker olan dayısı, onu Lübnan iç savaşı sırasında öldürdükleri bir ailenin yaşamda kalan bebeği olarak sahiplenmiş ve kız kardeşi ise Rabih’e annelik yapmıştır. Bu sarsıcı gerçeklerin ortaya çıkması Rabih için zor bir dönemin başlangıcı olmuştur…
Dağların Ardında, otoriter yaşam tarzının egemen olduğu ve bir ülkenin iç savaşa neden olan koşullara sürüklenmesinin getirdiği sorunlara kısmen, bunun ortaya çıkardığı drama ise açıktan yaklaşarak öyküsünü anlatan bir film. Bizim de içinde bulunduğumuz istikrarsız coğrafyanın özgün koşulları, etnik ve inanç düzleminde ortaya çıkan toplumsal ve sosyolojik sorunlar, çelişkiler, bu ülkelerdeki kan ve gözyaşını eksik bırakmıyor. Dünyanın görünen gerçekliğinin arkasındaki gerçekler ve bunları kurgulayan ve senaryoyu oluşturan güçlerin oyun alanı haline gelen Ortadoğu coğrafyası, dünyada konvansiyonel enerji ihtiyacı devam ettikçe, içinde kaldığı kan gölünden zor kurtulacak gibi görünüyor. Başlangıçta yalın ve masum öyküsüyle, dışımızda hareketli ve ilginç bir coğrafya olan Lübnan’a dair bir öyküyü anlamaya çalışırken, başta da belirttiğimiz gibi öykü açılımını gerçekleştirdikçe, sarsıcı bir etki bırakmaya başlıyor. Bu etkide şüphesiz en güçlü katkı Rabih karakterini oynayan genç oyuncu Barakat Jabbour’un performansı. Anne ve dayı rolündeki oyuncuların başarılı performanslarını da görmezden gelmemek lazım. Diğer yandan filmin etkili unsurlarından birinin ise, Lübnan kültürünün işitsel karşılığını yansıtan müzikler olduğunu belirtmek gerekir.
Aslında Boulghourjian’ın filmi, minimal film kategorisinde gerçekleştirilmiş bir çalışma. Küçük bütçeli ve teknik olarak da iddialı bir yaklaşım içermiyor. Diğer yandan bir filmin olması gereken koşulları açısından azami düzeyde bir çözüm üretiyor. Görüntü yönetimi estetik olmaktan öte işlevsel olarak tanımlanabilir. Müziğin rolünün daha baskın olduğu film de, ses tasarımın bir filmi oluşturan ögeler açısından en iddialı unsur olarak öne çıktığını iddia etmek abartılı olmayacaktır. Sıcak yaz günlerinde, sınırlı sayıda sinemada oynayan bu filmi, içinde bulunduğumuz görsel çöl ortamında kısa süreli bir vaha etkisi olarak görebiliriz.
Bülent Vardar