Aşıklar Şehri (La La Land)
Sinema sanatına bir ses ögesi olarak müziğin katkısını, kattığı derinliği inkar etmek, günümüzde sinema gibi tüm insanlığı etkileyen, 20.yüzyılın sanatı olma ünvanını kazanmış bir sanatı inkar etmekle eşdeğer kabul edilebilir. Sinema sanatının hakkını teslim ettikten sonra, görüntülerle müziğin dengesinin ikincinin lehine bozulduğu müzikaller hakkında bir şeyler söylemek kolay olmayabilir…
Yönetmen: Damien Chazelle
Senaryo: Damien Chazelle
Oyuncular: Ryan Gosling, Emma Watson, Amiée Conn, John Legend, Rosemarie DeWitt, Sonoya Mizuno
Görüntü Yönetmeni: Linus Sandgren
Kurgu: Tom Cross
Film Müziği: Justin Hurwitz
Sanat Yönetmeni: Austin Gorg
Yapım Yılı ve Süre: ABD-2016/128 dk.
Sinema sanatına bir ses ögesi olarak müziğin katkısını, kattığı derinliği inkar etmek, günümüzde sinema gibi tüm insanlığı etkileyen, 20.yüzyılın sanatı olma ünvanını kazanmış bir sanatı inkar etmekle eşdeğer kabul edilebilir. Sinema sanatının hakkını teslim ettikten sonra, görüntülerle müziğin dengesinin ikincinin lehine bozulduğu müzikaller hakkında bir şeyler söylemek kolay olmayabilir. Müzikal, sinematografik bir tür olarak neden ve nasıl çıkmıştır? Özellikle müzikaller döneminde, sinema sanatı içindeki gücünü günümüzde neden sürdürememektedir? Daha da öteye giderek bugün kendini görüntülerle ifade etmeye adayan biri müzikal çekmeyi neden ister?
İnternet ansiklopedisi Vikipedia, müzikal filmi şöyle tanımlıyor: Müzikal film, öykü içinde birbirine karışmış karakterlerin çeşitli şarkılar söylediği bir film türüdür. Müzikal film, sahne müzikalinden doğup gelişmiştir. Tipik olarak film ve sahne müzikalleri arasındaki en büyük fark, uygulanması tiyatroda elverişsiz olan sahnelerin sinemada cömertçe kullanılmasıdır. Müzikal tanımlamasının, bu istemi ne kadar karşılayabildiğini söylemek zor olsa da, günümüzde zaman zaman La La Land gibi filmlerle bu istem yeniden ortaya çıkıyor. Aşıklar Şehri bu bağlamda son ve sinema adına iyi örneklerden biri. Genç yazar ve yönetmen Damien Chazelle’in imzasını taşıyan film, 89. Oscar Ödülleri’nde, 13 dalda 14 adaylıkla (müzik alanında iki adaylık) oldukça iddialı bir duruma geçti. Genç yönetmen Chazelle’i, sinefiller önceki fenomen filmi Whiplash (2014)’dan iyi anımsayacaklardır.
Sebastian caz müzisyenidir ve idealleri için yaşamaktadır. Los Angelas’da çaldığı barlardan, işverenin taleplerine uymayarak emprovize (doğaçlama) caza girmek yüzünden kovulur. Oyuncu olmak yönünde büyük idealleri olan Mia, Hollywood Stüdyolarında bir kafede servis elemanı olarak çalışmaktadır. Diğer yandan filmler için audition’lara (oyuncu seçmeleri) katılmaktadır. İlk karşılaşmaları trafik sıkışıklığından aralarında bir gerileme neden olur. İkinci karşılaşmaları bir barda olur. Sebastian’a daha önce kovulduğu bir bar yeniden iş vermiştir, ama işverenin istekleri dışına çıkmama sözü verdiği halde Sebastian gene emprovizasyona girmiştir ve yeniden kovulur. Barda olan Mia, ona beğenisini ifade etmek istese de genç adam onu görmezden gelecektir. Fakat yolları yeniden kesişir ve aralarında büyük bir aşk doğar. Şüphesiz bu tarz büyük idealleri olan aşıkların başına gelenler onların da başına gelir. Önce Sebastian daha güne uygun caz soundu üreten bir grupla uzun süreli bir sözleşme yapar, Mia ise ilişkisinden ve oyunculuktan umudunu kaybedip ailesinin yanına döndüğü bir zamanda audition’a çağrılır ve yıllar sonra büyük bir yıldız olur. Her ikisi de sonuçta amacına ulaşmış, Sebastian kendi anlayışına uygun mekanını açmış, Mia büyük bir yıldız olmuş ama birbirlerini kaybetmişlerdir.
Aşıklar Şehri, sinema sanatının müzikal formu bağlamında yeni bir “A Star Is Born” (Bir Yıldız Doğuyor) versiyonu. Başrollerinde Barbra Streisand ve Kris Kristofferson’un oynadığı 1976 yapımı film, bu filmlerin en çok bilineni. Bir Yıldız Doğuyor’un ilk versiyonu 1937 yılında çekilmiş ve başrollerinde Janet Gaynor ve Fredrich Marc oynamışlardı. İkinci versiyonu ise 1954 yılında çekilmiş ve başrollerinde Judy Garland ve James Mason oynamışlardı.
Aşıklar Şehri, 89.Oscar Ödülleri’nde, hem En İyi Kadın Oyuncu hem de En İyi Erkek Oyuncu dallarında aday. Emma Stone, 2000’lerin başında kısa videolar ve televizyon filmleriyle başlayan kariyerinde, İnanılmaz Örümcek Adam filmiyle bir sıçrama yaparak yükselişe geçti. Zarafeti, fiziği, oyunculuk yetenekleriyle dikkati çeken genç oyuncu star ışığına sahip ve bu ışık kısa süreli yanacak gibi görünmüyor. Filmin başrol erkek oyuncusu Ryan Gosling de, yıldızı parlayan erkek oyunculardan. O da 90’larda televizyon filmleri ve televizyon dizi filmleri sonrasında, 2000’lerde filmlerde rol almaya başladı (IMDb). Her ikisinin de performansı filmin en önemli artısı. Özellikle Emma Stone’un, 89.Oscar Ödülleri’nde, En İyi Kadın Oyuncu Oscarı’nı alması sürpriz sayılmayacaktır.
Bir müzikal olması Aşıklar Şehri’nin müzikle olan ilişkisinin önemini artırıyor. Müzikal filmler, öncelikli tercihim olan bir tür olmamıştır. Günümüzde ses tasarımı kavramıyla, filmlerin işitsel dünyası da görsel dünyası kadar yaratıcı katkılar oluşturmaktadır ve bu bağlamda müzik öne çıkan bir ögedir. Filmde müziğin görüntü sanatına etkileyici katkılar üretebilmesi mümkün olduğu halde, müzikallerde ana karakterler filmin ağırlıklı bölümünde duygu, düşünce ve davranışlarını şarkılar söyleyerek müzik eşliğinde gerçekleştirmektedirler. Günümüz dünyasında etkisini yitirmiş olsa da müzikal filmler, Aşıklar Şehri gibi kaliteli örnekleriyle seyirci için keyifli bir zaman vadediyor. Bu keyfi ise, Linus Sandgren’in görüntüleri estetik fırça darbeleriyle tamamlıyor.
Bülent Vardar