Anons Film Eleştirisi
Mahmut Fazıl Çoşkun, Uzak İhtimal ve Yozgat Blues filmlerinden sonra üçüncü filmi Anons ile dikkatleri üzerine çekti…
Yönetmen: Mahmut Fazıl Çoşkun
Senaryo: Ercan Kesal, Mahmut Fazıl Çoşkun
Oyuncular: Ali Şeçkiner Alıcı, Hayrullah Tarhan Karagöz, Murat Kılıç, Nazmi Kırık, Şencan Güleryüz, Serkan Ercan, Erdem Şenocak, Mehmet Yılmaz Ak, Ahmet Boyacıoğlu
Görüntü Yönetmeni: Krum Rodriguez
Kurgu: Çiçek Kahraman
Müzik: Okan Kaya
Yapım Yılı ve Süre: 2018/94 dk.
Mahmut Fazıl Çoşkun, Uzak İhtimal ve Yozgat Blues filmlerinden sonra üçüncü filmi Anons ile dikkatleri üzerine çekti. Çoşkun, ilk filmi Uzak İhtimal’le, sinema alanında söyleyecekleri olan bir yönetmen olarak öne çıkmıştı. Ardından gelen Yozgat Blues ile ilk filminin altında ezilmediğini gösterdi. Ercan Kesal’ın başrolünde oynadığı bu filmde, yönetmen ailesinin geçmişi olan Yozgat’ı fon seçerek, taşra yaşamına dair keskin gözlemlerini yansıtmıştı.
Mahmut Fazıl Çoşkun son filmi Anons ile, 75. Venedik Film Festivali’nin Orrizonti Bölümü’nde yarıştı ve “Jüri Özel Ödülü” ve “En İyi Akdeniz Filmi” ödüllerini kazandı. Geçtiğimiz Eylül ayında gerçekleştirilen 25. Uluslararası Adana Film Festivali’nde ise Anons, “En İyi Görüntü Yönetmeni” ve “Yılmaz Güney Ödülü”nü ve Film-Yön ödülünü aldı. Festivalin uluslararası bölümünde de yarışan Anons, Jüri Özel Ödülü”nü de kazandı. Çoşkun filmiyle ayrıca 34. Haifa Uluslararası Film Festivali’nde “Özel Mansiyon Ödülü” kazandı.
Anons, başarısız kalmış bir darbe girişimin öyküsünü anlatıyor. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihinde hiç kabul edilemeyecek bir süreç oluşmuş; Başbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Ba-kanı Fatin Rüştü Zorlu idam edilmişlerdi. Darbe sonrasında 15 Ekim 1961’de yapılan ilk genel seçimlerde İsmet İnönü seçimi kazanmış ve koalisyon hükümeti kurmuştu. 1960 darbesiyle başlayan kısır döngü ve sonrasında oluşan vesayet sistemi Türkiye’nin yakasını bırakmadı. İsmet İnönü Başbakanken, 1962’de ve 1963’de Kurmay Albay Talat Aydemir başarısız olan darbe girişimlerinde bulundu ve ülkemizin darbeler tari-hinde yerini aldı. M.F.Çoşkun, Anons’da başarılı olan darbelere gönderme yaparak filmini kurmayı nedense tercih etmemiş: onun yerine ilk darbe girişiminden hükümetle anlaşarak vazgeçen ve emekliye sevk edilen Talat Aydemir’in, 1963’de başarısızlıkla sonuçlanan ve idam edilmesine neden olan ikinci darbe girişiminden yola çıkmış.
Film 1960’ların İstanbul’unda bir taksiyle yol alan sivil giyimli iki kişi ve taksi şoföründen oluşan bir sahneyle başlıyor. Taksinin polis kontrolüne takılması nedeniyle, iki kişinin silahlı bir eylem içinde oldukları anlaşılır. Şoför, kontrol yapan komisere araba-sındaki müşterileri ihbar edememesini canıyla öder. Silahlı kişiler Reha ve Şinasi bir ekmek fırınında Kemal, Rıfat ve Nazmi ile buluşurlar. Nazmi’yi üzerinde dinleme cihazı buldukları için öldürürler. Darbeci emekli subaylar, üniformalarını giyip ekmek dağıtım minibüsüyle İstanbul Radyosu’nu ele geçirmek için yola koyulurlar.
Tarihe saygı duymamamızın bedelini ödeyen İstanbul’da, dönem filmi çekmek zor. Yönetmen M.F. Çoşkun, bu zorluğun da etkisiyle yakın planlarla ve genelde gece sahneleriyle çalışmayı tercih etmiş. Çoşkun, minimal yapım olanaklarından dolayı, filminin konusunun avantajına yaslanıyor. Film yarısına ulaşıncaya kadar sizi hangi darbeye gönderme yapacağı ve özü nasıl yansıtacağı yönünde bir ilgi ve merak içinde bırakıyor. Sonrasında yönetmenin mizaha yaslanmak tercihi filmin zaman zaman parodi lezzetine dönüşmesini engelleyemiyor. Aslında kara mizah olarak ele alınabilecek bir olgunun, yaşama geçirilme sürecinde ortaya çıkan aksiliklere kilitlenip bir ülkenin ve halkının kaderine hükmetme girişiminde bulunan insanların sıradan diyalogları ve yapmaya çalıştıkları sözde ciddi işin gerçekliğinden kopan film, darbeci subayların “geyikleri” üzerinden ilerlemeye başlıyor.
Şüphesiz salt böylesine bir sunumun tercih edilmesi söz konusu değil. Çoşkun, darbe gibi tehlikeli bir işe kalkışanların sıradanlığı ve vizyonsuzluğuna, sistemin kendini koruması konusundaki güçsüzlüğüne eleştirilerini yoğunlaştırıyor. Fakat M.F.Çoşkun bu arada bir gerçekliği kaçırıyor. Filmin potansiyel seyircileri olabilecek genç kuşağın ve seyircisi olmaya aday orta yaş kuşağının neredeyse okumadığını, entelektüel faaliyetlerinin yeterince bulunmadığını unutuyor. Böylesi bir durumda film, ülkemizin geçmiş bir zamanında dört kafadarın darbe girişimiyle kafa bulmak düzeyine dönüşüyor. Elinizde estetik açıdan da sınırlı olanaklar olunca, söyleme biçiminiz yolda kalıyor. Filme adını veren “anons” eylemi icra edildikten sonra şafak vaktine yakın fonda flu bir görüntüyle yer alan “renove” edilmiş Hilton Oteli fena halde sırıtıyor ve inandırıcılık “darbe” alıyor.
M.F.Çoşkun’un üçüncü filmi Anons, daha çok sinema dili açısından öne çıkıyor. Yay-gın olarak sınırlı ve kapalı mekanlarda geçen filmin, görüntü yönetimi amaca uygun bir düzeyi yakalıyor. Filmin önemli artılarından birisi kimi oyunculukların filmin dünyasına yaptıkları katkılar. Özellikle mimiksiz ve ifadesiz Reha karakterini canlandırmada Ali Şeçkiner Alıcı’nın performansının altını çizelim. Anons, kimi zaaflarına karşın, demokratik sisteme yönelik gayri meşru eylemlere dikkati çekmek ve direnç oluşturma bilincine mizahı öne çıkararak katkı sağlayan bir çalışma.
Bülent Vardar