Kısafilm

Zorro Efsanesi – The Legend of Zorro

Zorro Efsanesi, Zorro filmlerinin son halkası. Hollywood sinemasının güzel yıldızı Catherine Zeta Jones ile yakışıklı Antonio Banderas, bir Zorro filminde ilk kez biraraya gelmiyorlar. Bu iki ünlü oyuncu daha önce 1998 yılında çekilmiş olan “Zorro’nun Maskesi” (The Mask of Zorro) filminde de oynamışlardı. Köylü bir halk kahramanı Zorro…

ZORRO EFSANESİ (THE LEGEND OF ZORRO)

Yönetmen : Martin Campbell

Oyuncular:Martin Campbell, Antonio Banderas, Catherine Zeta-Jones, Giovanna Zacarias, Raul Mendez,

Görüntü Yönetmeni: Phil Meheux

Senaryo: Roberto Orci, Alex Kurtzman, Ted Elliott, Tery Rossio

Müzik: James Horner

Kurgu: Stuart Baird

Yapım: ABD / 2005

Zorro Efsanesi, Zorro filmlerinin son halkası. Hollywood sinemasının güzel yıldızı Catherine Zeta Jones ile yakışıklı Antonio Banderas, bir Zorro filminde ilk kez biraraya gelmiyorlar. Bu iki ünlü oyuncu daha önce 1998 yılında çekilmiş olan “Zorro’nun Maskesi” (The Mask of Zorro) filminde de oynamışlardı. Köylü bir halk kahramanı Zorro (Alejandro de la Vega) ile aristokrasinin yaşam tarzına göre eğitilmiş güzel karısı Elena, ilk filmde uyumlu bir çift olacaklarının ipuçlarını vermişlerdi. Bu uyum Zorro Efsanesi’nde kısmen çizilse de, bu yapay uyumsuzluk çiftin öyküsünün mutlu bir sonla bitmesinin önüne geçemiyor.

Film bol kılıç şakırtılı, iyi adamlarla kötü adamların mücadelesinden oluşan bir aksiyon sineması örneği. Günün yorgunluğundan kaçmak isteyen, kafasını yaşamın sorunlarını irdelemeye dayalı sinema sanatı örnekleriyle meşgul etmek istemeyen kişiler için Zorro Efsanesi biçilmiş bir kaftan. Diğer yandan film, ABD’nin oluşumunu tamamlama sürecine ilişkin göndermelerde bulunuyor. Gücünü tarihten alan ve gizli bir tarikat olan Aragon Şövalyeleri’nin ABD’nin tehdit edici bir güç haline gelmemesi için verdiği meşru olmayan mücadeleye de tanıklık ediyor.

Alejandro de la Vega, güzel karısı Elena ve 10 yaşındaki zeki oğlu Joaquin ile mutlu bir yaşam sürmektedir. Görünürde bir Don olarak soylu bir yaşam sürmekte olan Alejandro, California’lıların ABD vatandaşı olabilme yolunda yaptıkları mücadeleye de katkıda bulunmaktadır. Buı arada güzel karısı Elena onu bir seçim yapmaya zorlamaktadır: Ya Zorro efsanesini devam ettirecek ya da ailesini seçecektir. Fakat Zorro kilisenin çalının beş kez çalması üzerine yeniden halkın yardımına koşmak için harekete geçer. Bu kez ise California’lıların özgür bir seçim sonrası Amerika’nın bir eyaleti olma çabaları tehlikeye girmiştir. Kötü adam McGivens ve adamları seçimlerin yapıldığı alanı basarak seçim sandığını kaçırırlar. Zorro, çantayı Givens ve adamlarını etkisiz hale getirerek ve muhtelif yerlerine “Z” harfi çizerek alır ve California Valisine teslim eder. Diğer yandan karısı Elena, kendisini gizlice takip eden iki adam tarafından kaçırılarak sorgulanır. Amerika’nın güvenliği için çalışan bu adamlar, Elena’yı Zorro’nun kimliğini açıklamakla tehdit ederek Zorro’dan boşanmasını sağlarlar. Amaçları Fransız Aristokrat Armand’ın California’da şarap üretmek için bulunmasının arkasındaki gerçek nedenleri öğrenmektir. Aragon Şövalyeleri’nin başı olan Armand’ın amacı, Caliofornia’ya getirttiği sabunlardaki gliserini ayrıştırıp nitrogliserin elde ederek ABD’yi tehdit etmektir. Zorro ve karısı Elena, sırt sırta vererek kötüleri alt ederler. Bu arada küçük Joaquin ise olayların gelişimiyle babasının Zorro olduğunu öğrenmiştir.

Bu tarz filmler hakkında yazmak aslında zordur. Çünkü kendinizi ne kadar zorlasanız katmanlarla karşılaşma güçlüğü çektiğiniz için cilanın alt tabakası hemen sırıtmaya başlar. Bu sırıtmadan geriye kalan ise Zorro Efsanesi’nin, aslında başarılı sayılabilecek bir aksiyon filmi örneği olduğudur. Aksiyon sinemasını salt günümüzün metropol koşullarında ya da bilim kurgu sinemasının yamacında düşünmemek gerekiyor. 1800’lerde geçen bir öykü de bile bu janrı bulmak olası. Gerçekte Zorro dizisi doğası gereği bu janrın içinde hareket ediyor. Film Zorro karekteriyle güzel karısının ekseni etrafında dönerken, zaman zaman oluşan boşluğu ise küçük Joaquin doldurma gayreti içine giriyor. Büyümüşte küçülmüş edasında ki bu küçük çocuk, bir minyatür Zorro olma gayretiyle sonradan babası olduğunu öğrendiği Zorro’ya karşı bir hayranlık içinde yaşıyor. Küçük çuçuğun yüzlerce aday arasından son iki kişi arasına kalan ve bir kaç sözcükten fazla İngilizce bilmeyen bir Meksika’lı küçük oyuncu tarafından canlandırıldığını da anımsatalım. Önceki filmde güzel Elena’yı kendisine aşık etme becerisi gösteren Zorro’nun, dizinin yeni filminde şüphesiz karısıyla belli çatışmalar yaşayarak aşklarını tazelemesi gerekiyordu. Ayrıca bu filmde salt aşk tazelenmiyor, aynı zamanda Elena’nın usta bir dövüşçü olduğuna da tanıklık ediyorsunuz. Dövüş tanımlamasının içine salt kılıçla dövüşmek girmiyor, Elena sıkıştığında, etkili yumruklarını da kullanıyor.

Aslında yapacak daha iyi bir işimiz olmadığı bir anda, seyretmeye uygun bir masal aradığımızda, Zorro Efsanesi işlevini başarıyla yerine getiriyor. Ayrıca başarılı bir dönem atmosferi oluşturma, bu bağlamda mekan kullanımı, giysi ve diğer aksesuarlar açısından filmin belli bir başarı düzeyini tutturduğunu vurgulamak lazım. Güzel bir kadınla, yakışıklı bir erkeğin ekseninde dönen bir öyküyü ise ortaçağ atmosferine de oturtsanız, günümüzün uygarlaşmış koşullarına karşın mutsuz yaşayan, ne yaşadığının pek de farkında olmayan seyircisini elde etmek çok zor olmasa gerek. Ayrıca sadece güzel karısı ve sevimli oğlu için değil halkının yararı için de fedekarlık yapan ve bunu da ihtiraslı karısına kabul ettiren bir halk kahramanı, günümüzde kahramanlarını yitirmiş ama bir şekilde umudunu yitirmemiş kitleler açısından en azından rehabilite edici görünüyor.

Bülent VARDAR

1961, Ankara doğumlu. 1983 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü, Sinema-TV-Fotoğrafçılık Ana sanat Dalı'ndan mezun oldu. Aynı üniversitede Yüksek Lisans, Marmara Üniversitesi'nde Sanatta Yeterlik yaptı. 1989 yılında yaptığı “Gemi Adamları”, 1991 yılında yaptığı “Geleneksele Dönüş” (TRT 2, İZ TV), 2002 yılında yaptığı “Zührap Usta” (CCN TÜRK) adlı belgesel filmleri yönetmiştir. 2000 yılında Beta Yayınevi tarafından basılan “Sinema ve Televizyon Görüntüsünün Temel Öğeleri”, “20.YY’ın Son Beş Yılında Türk Sineması” (2015), “Sinemada Ses ve Müzik”, “Yaşama Sarılmış Bir Serüven Tuncel Kurtiz (2010), “Ediz Hun” (2012) ve “Bir Sinema Arkeoloğu Burçak Evren” (2012) isimli kitapları bulunmaktadır. Sinema konusunda pek çok film eleştirisi ve makalesi bulunan Vardar, ayrıca film, reklam filmi, televizyon yapımı ve reklam/tanıtım fotografı alanında görüntü yönetmenliği ve aydınlatma tasarımı çalışmaları; Ferhan Şensoy'un "Varsayalım İsmail" dizisinin Işık yönetmenliğini de yapmıştır. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema-TV Bölüm Başkanlığı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürlüğü ve Okan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı olarak görev yapmış ve halen Beykent Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema (TR) Bölüm Başkanı olarak çalışmaktadır. [ Bütün Yazılar ]

Yukarı SB
error: Content is protected !!