Kısafilm

seri_paraleller

Engelsiz Filmler Festivali Çevrimiçi Gösterimlerle Devam Ediyor…

Sekizinci yılında çevrim içi salonundaki filmleri Türkiye’deki tüm sinemaseverlere ulaştıranEngelsiz Filmler Festivali, film söyleşileriyle de ilgiyle takip edilmeye devam ediyor. 18 Ekim Pazar gününe dek sürecek Festival’indördüncü gününde “Engelsiz Yarışma”seçkisinden “Küçük Şeyler” “Dünyadan” seçkisinden “Bu Enfes Pasta!” ve “Eski Normal: Mekan” seçkisindeki filmler eff2020.muvi.com adresinde gösterime girdi. 

Engelsiz Filmler Festivali

Festivalde bugün Festival Yönetmeni Ezgi Yalınalp’in moderatörlüğünde “Küçük Şeyler”filminin yönetmeni Kıvanç Sezer“Eski Normal: Mekan” seçkisinde yer alan “En İyi Şehir Hiç Kurulmamış Olandır” filminin yönetmeni Christoph Schwarz ile seçkinin bir diğer filmi “Seri Paraleller”in yönetmeni Max Hattler ile söyleşiler gerçekleşti.

“Üretim Sürecinin Üç Ana Karakterini de Filmimde İşledim”

Gösterimlerin dördüncü gününde en dikkat çeken söyleşilerden biri “Engelsiz Yarışma”da yer alan “Küçük Şeyler” filminin yönetmeni Kıvanç Sezer söyleşisiydi. Adana ve Antalya’dan ödüllerle dönen; orta sınıf mensubu Onur ve Bahar çiftinin ev ve iş hayatları üzerinden, günümüz beyaz yaka yaşantısına absürt mizah sularında gezerek bir bakış atan filmiyle ilgili merak edilenleri cevaplayan Kıvanç Sezer, Küçük Şeyler’in de yer aldığı ve inşaat sektörünün üç farklı sınıf üzerindeki etkilerini anlatan Konut üçlemesine başlama motivasyonuna dair soruyu yanıtlayarak söyleşiye başladı. “Önceki filmim Babamın Kanatları’nı yazarken daire gezen çiftin olduğu sahneye geldiğim noktada sinopsisini yazdığım Küçük Şeyler’in fikri geldi aklıma” diyen Sezer, bunun kendisinde bir çağrışım yaptığını ekleyerek konut üretim perspektifinden bakıldığında evi üreten, satan ve alan üç farklı sınıfın birbirlerine çok fazla değmeden toplumsal bir entitenin resmini tamamladığını belirtti. Üçlemenin son filmi hakkında da bilgi veren yönetmen, aklında birden çok fikir olduğunu belirterek kara film janrında bir film olacağını söyleyerek, müteahhitin merkezde olacağı bir suç filmi çekmeyi planladığını belirtti. Söyleşide filminin kadın ve erkekler tarafından da ayrı algılanan bir yapıda olduğunu ifade eden Sezer, erkeklerin Onur karakteriyle kendilerini özdeşleştirdiğini vurguladı. 

Kıvanç Sezer ile yapılan söyleşinin tamamına 16 Ekim saat 20.00’a kadar https://www.kisa.link/O1St linkinden ulaşılabilir.

“Yaşamımdaki Zıtlıklar Bu Filmin Ortaya Çıkmasında Etkili Oldu”

Festival’in bir diğer söyleşi “Eski Normal: Mekan” seçkisinde yer alan “En İyi Şehir Hiç Kurulmamış Olandır” filminin yönetmeni Christoph Schwarz söyleşisiydi. Filminin genel anlamda banliyö hakkında olduğundan bahseden yönetmen, bu durumun kendisi açısından duygusal bir tarafta olduğunu çünkü oraya yakın bir yerde büyüdüğünü belirtti. “Filmimde, şu sıralar sanatsal bir mekan olarak kullanılan, terk edilmiş ahşap bir kilise ile genişleyen yeni bir şehir var ve bu ikisi arasındaki zıtlık benim için bir biçimde ilginçti diyen” Schwarz, kilisenin var olanı korumayı çağrıştırırken diğerininse yeni şeyler inşa edilmesi gerektiğini söyleyen bir şehri temsil ettiğini vurguladı. Filmi çekmeye iten motivasyondan da bahseden Schwarz, büyümeye ve gelişmeye olan ilginin çok tehlikeli olduğunu düşündüğü için filmini çektiğini fakat bu konu üzerine eleştiri getirmek gibi bir amacının olmadığını ifade etti. Yönetmen ayrıca seyircinin meseleyi daha genel bir noktadan anlamasını sağlamak için “kentsel proje” yerine “yeni şehir”den bahsettiğini söyledi.

Christoph Schwarz ile yapılan söyleşinin tamamına 17 Ekim saat 20.00’a kadar https://www.kisa.link/O1Sulinkinden ulaşılabilir.

“Çevremde Gördüklerimi Soyutlayarak Yeni Görme Biçimleri Bulmaya Çalışıyorum”

“Eski Normal: Mekan” seçkisinde yer alan “Seri Paraleller” filminin yönetmeni Max Hattler söyleşisi desinemaseverlerin takip ettiği söyleşilerden bir diğeriydi. Avrupa’dan Hong Kong’a taşındığında kendisi için farklı olan şeylerden birinin inşa edilmiş çevre olduğunu söyleyen yönetmen, binaların yukarıya doğru uzandığını söyleyerek bu durumun Avrupa’dan biri için çok tuhaf bir durum olduğundan bahsetti. “Burada yaklaşık altı senedir yaşıyorum ve bir seneden beri de bu olguya sanatsal bir arayışla bakmak niyetiyle bu filmi yapmaya başladım” diyen Hattler, filmin hikayesinin böyle başladığını anlattı. Kendisinin soyut film yapan bir sinemacı olduğunu açıklayan Hattler, nesnel olmayan bir film yapım tarzı veya gerçek dünyaya bakıp onu başka bir şeye soyutlayarak yeni görme biçimleri bulmaya çalıştığını ve film üretme motivasyonunun bu olduğunu belirtti. 

Max Hattler ile yapılan söyleşinin tamamına 17 Ekim saat 20.00’a kadar https://www.kisa.link/O1Sv linkinden ulaşılabilir.

FESTİVALDE TÜM GÖSTERİMLER VE SÖYLEŞİLER BU YIL DA ERİŞİLEBİLİR VE ÜCRETSİZ 

Türkiye ve dünya sinemasının öne çıkan, çok konuşulan ve beğeniyle karşılanan filmlerini Türkiye’deki tüm sinemaseverlerle buluşturan Festival, programında yer verdiği tüm filmleri her yıl olduğu gibi göremeyenler için sesli betimleme, duyamayanlar için ayrıntılı altyazıseçenekleri ile erişilebilir ve ücretsiz olarak izleyiciye sunuyor. Festival’in çevrim içi film gösterimleri eff2020.muvi.com adresinden gerçekleştiriliyor. Filmler, Festival’in web sitesinden açıklanan gün ve saatlerde bu platform üzerinden ücretsiz izlenebiliyor. Engelsiz Filmler Festivali’nde film gösterimlerinin yanı sıra film ekipleri ve aktivistlerle gerçekleşecek söyleşiler de yine aynı adresten erişilebilir olarak takip edilebilmekte. Filmlerle ilgili ayrıntılara, gösterim ve söyleşi takvimlerine Festival’in web sitesi olan engelsizfestival.com adresinden ulaşılabilir.

Engelsiz Filmler Festivali hakkında ayrıntılı bilgiye www.engelsizfestival.com adresinden ulaşabilir; Festival’in Facebook, Instagram, Twitter hesaplarından duyuruları takip edebilirsiniz.

Yukarı SB
error: Content is protected !!